Davut Çona

Bir şirket neden kurumsal iletişim birimi kurmalı?

Davut Çona

Yıllardır farklı sektörlerde içerik, iletişim ve marka yönetimi süreçlerinde çalışan biri olarak, şirketlerin büyüdükçe nasıl görünmez bir iletişim boşluğuna sürüklendiğini çok net görüyorum. Küçük yapılarda herkesin birbirinden haberi vardır; mesajlar tek yerden çıkar, çalışanlar aynı dili konuşur. Ancak şirket büyüdükçe bu denge bozulur. Farklı departmanlar farklı doğruları savunur, dışarıya verilen mesajlar tutarsızlaşır, dijital görünüm rastlantılara teslim olur ve çalışanlar kendilerini şirketten kopuk hissetmeye başlar. Tam da bu noktada kurumsal iletişim biriminin gerekliliği ortaya çıkar.

Bir markanın dışarıdaki algısı hiçbir zaman kendiliğinden oluşmaz. Yönetilmediğinde dağılır. Herkesin başka bir hikâye anlattığı bir ortamda marka kimliği bulanıklaşır. Kurumsal iletişim, şirketin kim olduğunu, neyi savunduğunu ve nasıl algılanması gerektiğini netleştirir. Mesajlardan görsel dile, medyadaki duruştan şirket değerlerinin anlatımına kadar tüm süreci tek elden yöneterek markaya bir karakter kazandırır. Bu tutarlılık, rekabet ortamında fark yaratan en güçlü etkendir.

Şirket içi iletişim de aynı şekilde çoğu işletmede ihmal edilir. Çalışanların doğru bilgiye ulaşamadığı, aidiyetin düşük olduğu ve herkesin kendi doğrusuyla ilerlediği bir ortamda verimlilik de düşer. Kurumsal iletişim, iç bilgilendirme akışını kurarak, çalışanların şirket hedeflerini anlamasını sağlar ve kurum kültürünü görünür hale getirir. Yönetim ile çalışanlar arasındaki bağı güçlendirir. Sahada gördüğüm sonuç çok net: İyi yönetilen iç iletişim, doğrudan üretimi, motivasyonu ve iş kalitesini artırır.

Bugünün dünyasında bir markanın gerçek yüzü artık dijitalde oluşuyor. Sosyal medya hesapları, web sitesi dili, yapılan paylaşımlar, kriz anındaki dijital refleksler… Hepsi şirketin ilk izlenimini belirliyor. Kurumsal iletişim birimi, bu dijital yüzün tamamını profesyonel bir stratejiyle yönetir. Markanın internette nasıl göründüğünü, nasıl konuştuğunu, ne zaman görünür olması gerektiğini belirler. Dijital krizlerde hızlı refleks vererek markayı korur. Dijital varlık yönetimi profesyonelce yapılmadığında marka savunmasız kalır; bu yüzden kurumsal iletişim artık sadece destek değil, bir zorunluluktur.

Zamanla şunu da fark edersiniz: Birçok şirkette projeler yapılıyor ama kaydı tutulmuyor, içerikler üretiliyor ama arşivlenmiyor, geçmiş çalışmalar kayboluyor. Bu aslında şirketin her yıl yeniden başlıyor olması demektir. Kurumsal iletişim, yaptığı dokümantasyon ve arşiv çalışmalarıyla kurumun hafızasını oluşturur. Geçmiş işlerin, kararların, kampanyaların ve stratejilerin kaydedildiği bu yapı, gelecekte alınacak kararlar için en güçlü referanstır. Hafıza olmayan bir şirket, yönünü her seferinde sıfırdan bulmak zorunda kalır.

Ve elbette kriz anları… Bir şikâyet, yanlış anlaşılmış bir açıklama, sosyal medyada büyüyen bir yorum. Krizler her zaman vardır ve profesyonelce yönetilmediğinde şirketin itibarını zedeler. Kurumsal iletişim birimi, krizin doğasını analiz eder, doğru mesajı belirler, açıklamaları hazırlar ve süreci yönetimle birlikte kontrol altına alır. Bu, dışarıdan bakıldığında görünmeyen ama şirketi en çok koruyan mekanizmadır.

Tüm bu deneyimlerim bana şunu gösterdi: Kurumsal iletişim, şirketlere estetik kazandıran bir vitrin departmanı değildir. Şirketin kimliğini yöneten, dijital yüzünü şekillendiren, çalışanları bir araya getiren, krizi yöneten ve kurumun hafızasını oluşturan stratejik bir merkezdir. Büyümek, güçlenmek ve sürdürülebilir olmak isteyen her şirket için bir zorunluluktur. Kurumsal iletişim birimi kurulduğunda şirket yalnızca daha iyi görünmez; daha organize, daha dayanıklı ve daha tutarlı bir yapıya kavuşur. Böylece hem kimliği hem geleceği güvence altına alınmış olur. 
 

Yazarın Diğer Yazıları