Yeni bir yılın eşiğindeyiz. Takvim yaprakları değişiyor, vitrinler süsleniyor, geri sayımlar başlıyor. Ama dünyanın başka bir yerinde çocuklar hâlâ sayamıyor: Kaçıncı bombanın düştüğünü, kaçıncı kardeşini toprağa verdiğini, kaçıncı gecedir aç uyuduğunu…
Tam da bu günlerde, biz Müslümanların hafızasında çok daha derin bir tarih duruyor: Mekke’nin Fethi.
Bu, bir şehrin ele geçirilmesi değil; zulmün diz çöktüğü, merhametin ayağa kalktığı gündür.
Bu, kılıcın değil ahlakın kazandığı; intikamın değil affın hüküm sürdüğü bir dönüm noktasıdır.
Bugün yılbaşı ile Mekke’nin Fethi’ni karşı karşıya koymak meseleyi eksik anlatır. Asıl mesele şudur: Biz neyi hatırlıyoruz, neyi unutuyoruz?
Yılbaşı; tüketimi, eğlenceyi, bireysel hazları hatırlatır.
Mekke’nin Fethi ise; sorumluluğu, adaleti, mazlumu ve hakkı…
Mekke fethedildiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.), yıllarca kendisine zulmedenlere bile şu sözü söyledi:
“Bugün size kınama yoktur.”
İşte bu cümle, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinden biridir. Çünkü güç, intikam üretmedi; merhamet üretti.
Bugün ise güç, çocukları öldürüyor.
Bombalar oyuncakların yerini almış, göç yolları oyun alanlarına dönüşmüş durumda.
Ve biz, yılbaşı gecesi “iyi dilekler” dilerken, dünyanın başka bir yerinde bir çocuk “sabah olur mu?” diye dua ediyor.
Mekke’nin Fethi bize şunu öğretir:
Adalet; güçlü olanın değil, haklı olanın yanında durmaktır.
Merhamet; sadece sözle değil, tavırla, bedelle ve duruşla olur.
Zafer; susturmak değil, yaşatmaktır.
Bu yüzden mesele yılbaşı kutlamak ya da kutlamamak değildir.
Mesele; hangi bilinci yaşattığımızdır.
Bir Müslüman için yeni yıl, sadece takvimin değişmesi değildir.
Yeni yıl; zulme karşı daha net, mazluma karşı daha yakın, adalete karşı daha kararlı olabilmektir.
Yeni yıl; alışmamak, duyarsızlaşmamak, unutmamaktır.
Mekke’nin Fethi’ni hatırlayan biri; çocukların öldüğü bir dünyada rahat eğlenemez, zulüm sürerken “bana ne” diyemez, adalet ayakta değilken vicdanını susturamaz.
Bugün ihtiyacımız olan şey; havai fişekler değil, dirilmiş bir vicdan.
Geri sayım değil, hesap bilinci.
Eğlence değil, istikamet.
Çünkü dünya; çocukların ölmediği, annelerin ağlamadığı, adaletin ayakta olduğu bir yer olana kadar Mekke’nin Fethi sadece bir tarih değil, bir sorumluluktur.
Yeni yıla girerken sorumuz şu olsun:
Takvim mi değişiyor, yoksa biz mi?
Ve cevabımız Mekke’nin Fethi gibi olsun:
Zulmün karşısında, mazlumun yanında, adaletin izinde…
Yazarın Diğer Yazıları
Bir takvim meselesi değil, bir taraf meselesi: Mekke’nin fethi ve yılbaşı
31 Aralık 2025 12:40Üç Aylar ve yeni bir çağın eşiğinde gençlik
24 Aralık 2025 17:20Maraş boykot nöbeti! 23 Ekim’den bu yana süren onurlu direniş
01 Aralık 2025 09:24Bir ses, bin sessizliği sarsar
10 Kasım 2025 17:18Bir avuç gönüllü, bir koca vicdan! Gazze boykotu 30’uncu gününde
24 Ekim 2025 15:00