Şule Kirişci

Singapur'un Dünya ticaretindeki konumu

Şule Kirişci

Singapur, küçük bir ada ülkesi olmasına rağmen, Asya’nın en zengin ülkesi ve dünyanın en zengin ülkelerinden biri olarak öne çıkıyor. Peki, bu küçük ülke küresel ticaretin devlerinden biri olmayı nasıl başardı? Bu başarının ardında; stratejik konumuyla dünyanın en önemli ticaret yollarından birinin üzerinde yer alması, yüksek gelişmişlik düzeyine sahip bir ekonomi ve son derece etkili bir lojistik altyapının birleşimi yatıyor.

Singapur, Güneydoğu Asya’nın kalbinde, Malakka Boğazı’nın hemen kıyısında yer alıyor. Malakka Boğazı, dünya deniz ticaretinin en yoğun rotalarından biri. Çin, Japonya ve Güney Kore gibi üretim devlerinden çıkan malların Avrupa ve Orta Doğu’ya ulaştırılmasında bu su yolu adeta bir ana arter işlevi görüyor. Böylesine stratejik bir bölgede konumlanan Singapur, zamanla bir küresel ticaret kavşağına dönüşerek dünya ekonomisinde önemli bir rol üstlenmiştir.

Ancak elbette sadece konumla bu başarı sağlanamazdı. Singapur, bağımsızlığını kazandıktan sonra akıllıca bir ekonomik planlama, sıkı yolsuzlukla mücadele ve güçlü bir lojistik altyapı yatırımıyla, bu avantajı ekonomik büyümeye dönüştürmeyi başardı. Limanları bugün dünyanın en işlek limanları arasında… Singapur Limanı, dünyanın en yoğun ikinci konteyner limanı konumunda. Her gün binlerce konteyner, bu limanda elleçlenip dünya pazarlarına gönderiliyor. Singapur Limanı, yılda yaklaşık 37 milyon TEU’dan (20 ft’lik bir konteyner 1 TEU) fazla konteyner elleçleme kapasitesi bulunuyor. Havalimanıysa sadece yolcu değil, aynı zamanda kargo taşımacılığında da bir dünya markası haline geldi. Bugün Singapur Hava Kargo Merkezi de benzer şekilde Asya- pasifik bölgesinin en işlek hava taşımacığı merkezlerinden biri.

Singapur’un hikâyesi, modern zamanların en dikkat çekici kalkınma öykülerinden biri. 1965 yılında bağımsızlığını kazandığında kaynak fakiri, küçük bir ada devletiydi. Ancak Singapur, zengin doğal kaynaklara sahip olmasa da başka bir şey yaptı: Kendine bir hedef belirledi. Bu hedef, “ticaret ve finans merkezi” olmaktı. 1980’li yıllarda Singapur finans sektörünün temellerini atmaya başladı.

Bu doğrultuda atılan adımlar, yıllar içinde ülkeyi küresel yatırımcıların gözdesi haline getirdi. Vergi teşvikleri, çok sayıda ülkeyle imzalanan serbest ticaret anlaşmaları, güçlü ve şeffaf bir hukuk sistemi ile istikrarlı bir siyasi yapı… Tüm bu unsurlar, Singapur'u sadece bölgesel değil, küresel ölçekte güvenli ve cazip bir iş yapma ortamına dönüştürdü. Bugün Singapur, Dünya Bankası’nın her yıl yayınladığı “İş Yapma Kolaylığı” endeksinde en üst sıralarda yer alıyor.

Kısacası Singapur, coğrafyanın sunduğu fırsatı görüp bunu sürdürülebilir bir kalkınma stratejisine dönüştüren bu ada ülkesi, olarak karşımızda duruyor.

Singapur’un dış ticaret hacmi, kendi ekonomisinin neredeyse üç katı büyüklüğünde… Bu da bize şunu söylüyor: Ürettiklerinden çok daha fazlasını dünyaya açıyor. Elektronik, rafine petrol, biyoteknoloji, finansal hizmetler… Bu küçük ülke ihracat kalemleriyle devlerle yarışıyor.

Bugün dünya Çin-ABD ticaret savaşlarının, jeopolitik gerilimlerin ve kırılgan tedarik zincirlerinin içinde savrulurken; Singapur, bu fırtınalı denizde istikrar sunan bir liman gibi öne çıkan ülkelerden biri.

Ayrıca “The Reserve” gibi yüksek güvenlikli depolama merkezlerinin bulunması Singapur’un sadece bir finans merkezi değil, aynı zamanda küresel servetin yeni güvenli limanı olarak gündeme taşıdı. Bu durum küresel gelir adaletsizliğini derinleştiriyor mu? Bu başka bir yazı konusu olarak burada kalsın!

Sonuç olarak, Singapur’un dünya ticaretindeki yeri bir tesadüf değil; bilinçli ve uzun vadeli stratejilerin bir sonucudur. Küçük yüzölçümüne rağmen Singapur, büyük düşünmenin ve küresel ölçekte akıllıca hamle yapmanın en iyi örneklerinden biridir.

Ülkemizin penceresinden baktığımızda haritada birbirinden binlerce kilometre uzakta yer alan Türkiye ve Singapur, son yıllarda bu coğrafi mesafeyi yakınlaştırdı. İlişkiler artık sadece diplomatik temaslarla sınırlı değil; ekonomi, savunma, eğitim ve kültür gibi birçok alanda güçlü bir ivme yakalanmış durumda.

Aslında bu yolculuk 1969’da, iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasıyla başladı. Ancak gerçek kırılma noktası, 2015’te imzalanan ve 2017’de yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması oldu. Bu anlaşma sadece ekonomik ilişkileri değil, iki ülkenin birbirine bakışını da derinleştirdi. Üstelik Singapur’un ASEAN bölgesinde imzaladığı ilk STA olması da bu adımı daha anlamlı kılıyor.

Sağlıcakla…
 

Yazarın Diğer Yazıları