Türkiye, son ayların en kapsamlı sahte diploma skandalıyla sarsılıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın operasyonlarıyla ortaya çıkarılan "sahte diploma çetesi", 33 kişinin tutuklanmasına ve 150 kişiye adli kontrol uygulanmasına yol açtı. Ancak soruşturmanın derinleştikçe ortaya çıkardığı gerçek, 57 sahte üniversite diploması, 108 sahte ehliyet ve 4 sahte lise diplomasından çok daha öte: Toplumun temelini kemiren bir güven erozyonu olduğunu göstermektedir.
Çetenin yöntemleri, suçun adi sahtecilik boyutunu aşarak devlet güvenliğine yönelik bir tehdide dönüştüğünü kanıtlıyor:
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı, YÖK Daire Başkanı ve 14 üniversitenin öğrenci işleri yetkililerinin e-imzaları kopyalanarak devlet sistemlerine izinsiz erişim sağlandı. Hatay depreminde hayatını kaybedenlerin üniversite kayıtları silinerek yerlerine sahte mezunlar eklendi. Telegram kanallarında "e-Devlet onaylı" sloganıyla diplomalar 12.000 TL’den satışa sunuluyor, ilk 5 müşteriye indirim kampanyaları düzenleniyor.
Bu yöntemler, sadece belge sahteciliği değil, devletin dijital altyapısının nasıl delik deşik edildiğini gözler önüne seriyor. Oluşan sıkıntıları şu şekilde özetleyebiliriz.
Toplumsal Yaralar: Sahte diplomalı doktorun muayenesi, ehliyetsiz sürücünün direksiyonu skandalın yarattığı güven kaybı, bireysel mağduriyetleri aşarak toplumsal bir krize dönüşüyor.
Sağlıkta ve Güvenlikte Risk: Sahte diplomalı doktorların ameliyathaneye girmesi, psikologların klinik açması veya ehliyetsiz sürücülerin trafikte dolaşması, insan hayatını doğrudan tehdit ediyor.
Liyakatın Çöküşü: Eğitim-İş’in vurguladığı gibi, "sahte diplomalı profesörler" ve "torpilli öğretmenler", emekle kazanılan hakların nasıl gasp edildiğinin simgesi haline geldi. KPSS’ye hazırlanan gençler, market kasalarında çalışırken, sahte belgelerle kadrolara yerleşenler kamu hizmetini lekeliyor.
Kolektif Güvensizlik: Bir gazete yorumcusunun ifadesi çarpıcı: "Ameliyatıma giren cerrah sahte diplomalı mı?" sorusu, toplumda "devlete ait her bilgi şüpheli" algısını yerleştiriyor.
Suçun Ekonomisi ve Siyasi Doku Sahte diplomaların arz talep döngüsü, suçun toplumsal kabul gördüğünü gösteriyor.
Kolay Kazanç Mantığı: "Ver parayı al diplomayı" zihniyeti, emeğin değersizleşmesine yol açıyor. Yenisafak yazarı Hüseyin Likoğlu’nun belirttiği gibi, Kıbrıs’taki paravan üniversitelerden yatay geçişle diploma alanlarla bu çete arasında felsefi bir fark yok.
Cezasızlık Kültürü: Çete lideri Ziya Kadiroğlu’nun geçmişi düşündürücü: 2002’den beri KPSS sahteciliği, öğretmen diploması dolandırıcılığı gibi suçlardan yargılanmasına rağmen sadece 4 yıl 8 ay hapis cezası almış. Bu cezasızlık, yeni suçları davet ediyor.
Siyasal Koruma Şüphesi: 2020’de başlatılan sahte öğretmen diploması soruşturmasının sonuçları hâlâ açıklanmamış olması , "devlet içinde korunan çeteler" algısını besliyor.
Skandalın tekrarlanmaması için köklü önlemler şart: Alınması gereken önlemleri şöyle özetlenebilir.
Dijital Altyapının Acil Restorasyonu: E-imza dağıtım süreçlerinde biyometrik doğrulama zorunlu hale getirilmeli, YÖKSİS ve MEB sistemlerine çok katmanlı güvenlik duvarları eklenmeli.
Liyakatın Kurumsallaşması: Kamu atamalarında diploma kontrolü yanında pratik yetkinlik sınavları uygulanmalı. Üniversitelerde mezuniyet sonrası mesleki yeterlilik izleme sistemi kurulmalı.
Şeffaf Hesap Verebilirlik: Soruşturma kapsamında adı geçen tüm sahte diplomalıların kimlikleri ve atandıkları kurumlar kamuoyuna açıklanmalı. Eğitim-İş’in "Sahte diplomalılar teşhir edilmeli*" çağrısı dikkate alınmalı.
Toplumsal Bilinç Kampanyası: Diploma=Kâğıt Parçası Değil, Emeğin Sözleşmesidir temasıyla medya ve eğitim kurumlarında farkındalık çalışmaları yürütülmeli.
Sahte diploma meselesi, "devlet itibarı" ile "bireyin topluma güveni" arasındaki bağı koparıyor. Bu skandalın bedeli, yalnızca hukuki değil; kamu hizmetine duyulan inancın yok oluşuyla ödeniyor. Nitekim Taner Tekin’in vurgusu yerinde: "Bu basit bir sahtecilik değil, devletin itibarına konulan dinamittir" . Suça bulaşan herkesin – ister çete lideri, ister sahte diplomalı polis memuru, ister siyasi koruma ağı – ayrım gözetilmeksizin yargılanması, bu dinamiti etkisiz hale getirmenin ilk adımıdır.
Unutmayalım: Bir diplomanın sahtesi düzeltilebilir; ama bir toplumun güveni asla tamir edilemez.