İbrahim Baykut

Suyun değeri her zamankinden daha fazla

İbrahim Baykut

Kahramanmaraş’ta son yıllarda yaz aylarında kendini giderek daha fazla hissettiren kuraklık, bu yıl adeta su krizine dönüştü. Mahalle çeşmelerinden tarlalara, evlerdeki musluklardan hayvancılıkla uğraşan köylülerin yaşam alanlarına kadar her yerde aynı sorun konuşuluyor: Susuzluk.

Sonbahar ve kış aylarında beklenen yağışların yetersiz kalması, barajlardaki su seviyelerinin ciddi oranda düşmesine neden oldu. Bahar aylarında ise geçmiş yıllardaki gibi bereketli bir yağış süreci yaşanmadı. Hal böyle olunca, yaz sıcakları bastırmadan önce dahi Kahramanmaraş’ta birçok bölgede içme suyu kesintileri ve tarımsal sulamada sıkıntılar baş göstermeye başladı.

İklim değişikliği artık uzak bir kavram değil; aksine yaşadığımız coğrafyada, günlük hayatımızda, soframızda ve cebimizde etkisini doğrudan hissettiren bir gerçek. Kahramanmaraş gibi tarımsal üretimin yaygın olduğu şehirlerde, iklim krizinin etkisi iki kat daha çarpıcı.

Son veriler gösteriyor ki, Türkiye genelinde ortalama yağış miktarı azalırken, bu düşüşten en çok etkilenen bölgelerden biri de Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu geçiş hattında yer alan Kahramanmaraş oldu. Sıcaklıklar artıyor, buharlaşma hızlanıyor, yer altı suları ise her geçen yıl biraz daha derine iniyor.

Şehrin önemli geçim kaynaklarından biri olan tarım da bu kuraklıktan nasibini fazlasıyla alıyor. Özellikle sulama gerektiren mısır, pamuk ve sebze üreticileri, ciddi bir belirsizlik içerisinde. Bazı üreticiler ürün desenini değiştirmek zorunda kalıyor; bazıları ise sulama maliyetlerindeki artış nedeniyle ekim yapmaktan vazgeçiyor.

Ayrıca, hayvancılıkla uğraşan kırsal kesimdeki vatandaşlar da zor durumda. Hayvanlar için içme suyu bulmak her geçen gün zorlaşıyor. Yaylalarda bile kaynak sularının debileri düşmüş durumda.

Yaşadığımız bu süreç, bize suyun artık sınırsız bir kaynak olmadığını açık bir şekilde gösteriyor. Her damlası değerli hale gelen suyun, bilinçli, planlı ve adaletli kullanımı, artık bir tercih değil, zorunluluk.

Hem bireysel hem de kurumsal ölçekte alınacak önlemler büyük önem taşıyor. Tarımda damlama sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, kaçak sondajların engellenmesi, suyun geri dönüşümünün sağlanması ve yerel yönetimlerin alt yapı yatırımlarını artırması artık ertelenmemesi gereken adımlar.

Ayrıca, vatandaşların da suyu boşa akıtma alışkanlıklarından vazgeçmesi, bilinçli tüketimi benimsemesi gerekiyor. Çünkü bu kriz sadece çiftçiyi ya da köylüyü değil, hepimizi ilgilendiriyor.

İklim krizi, yerel sorunları küresel boyutlara taşıyor. Ancak çözüm de yine yerelden başlamak zorunda. Kahramanmaraş olarak, su yönetimi konusunda atacağımız her adım, sadece bugünü değil, çocuklarımızın yarınını da şekillendirecek.

Unutmayalım: Susuz bir gelecek, sadece kurak tarlalar demek değildir. Susuz bir gelecek, göç demektir, yoksulluk demektir, çatışma demektir. Bugün göstereceğimiz duyarlılık, yarının umudu olabilir.
 

Yazarın Diğer Yazıları