İbrahim Baykut

Çok çalışıyoruz, peki ya doğru yerde mi yoruluyoruz?

İbrahim Baykut

Çok çalışıyor ve çok yoruluyor olabiliriz!

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, sabahın ilk ışıklarında başlayan günlerimizi, çoğu zaman gecenin sessizliğinde hâlâ ayakta bitiriyoruz. Evet, emek veriyoruz, çabalıyoruz, mücadele ediyoruz. Ama bazen durup kendimize şu soruyu sormayı unutuyoruz: Bu çabanın yönü doğru mu?

Her şeyin bir bedeli var. Başarı, fedakârlık istiyor. Hedefe ulaşmak için bazen uykumuzdan, bazen sevdiklerimizden, bazen de kendimizden vazgeçiyoruz. Toplum olarak çalışkan olmayı, üretmeyi, çoklu görevleri aynı anda yürütmeyi bir meziyet gibi görüyoruz. Ama belki de artık “çok çalışmak” değil, “doğru çalışmak” kavramını konuşmanın vakti geldi.

İnanmak başarmanın yarısı derler ya, bence diğer yarısı sürdürülebilir çalışmak.

Çünkü bir hedefe ulaşmak, kısa bir maraton değil; uzun soluklu bir yürüyüş. Bugün enerjimizi tamamen tüketirsek, yarın o yolda yürüyecek halimiz kalmaz. Çalışmak elbette önemli, ama aynı zamanda nefes almak da öyle. Tıpkı doğa gibi, insan da dinlenmeden verimli olamıyor.

Modern çağın temposu hepimizi bir yarışın içine soktu. Kiminle yarıştığımızı bilmeden koşuyoruz çoğu zaman. Sosyal medyada başkalarının başarılarını gördükçe kendi emeğimizi küçümsüyoruz, daha fazlasını yapmak zorundaymışız gibi hissediyoruz. Oysa başarı; başkalarının değil, kendimizin dününe karşı kazandığımız bir zaferdir.

Bugün artık “başarılı insan” tanımı da değişti.

Eskiden sabahın köründe kalkıp gece yarısına kadar çalışan, hafta sonu bile dinlenmeyen kişi “azimli” kabul edilirdi. Şimdi ise başarı, dengede kalabilen insanda. Ailesine, ruhuna, sağlığına da vakit ayırabilen; çalışırken kendini unutmayan kişi en güçlü olandır. Çünkü sürdürülebilir başarı, yalnızca akılla değil, kalple de kurulur.

Yorulmak kötü bir şey değildir.

Emek, daima kutsaldır. Ancak bir noktadan sonra sürekli yorgun düşmek, tükenmişliğin habercisi olabilir. Çalışırken motivasyonumuzu besleyecek şey sadece kazandığımız para ya da aldığımız övgüler değil; yaptığımız işte anlam bulmaktır. Eğer bir sabah uyandığınızda “Bugün ne için çalışıyorum?” sorusuna içten bir cevap verebiliyorsanız, doğru yoldasınız demektir.

Belki de artık yeni bir döneme giriyoruz.

“Çok çalışmak” yerine “bilinçli çalışmak”, “sürekli üretmek” yerine “kalıcı değer yaratmak” zamanı. Çünkü başarı sadece bugünü değil, geleceği de inşa eder. Sürdürülebilir çalışmak; hem kendi enerjini korumak, hem de ardında devam edecek bir düzen bırakmak anlamına gelir.

Kendimizi hırpalamadan, potansiyelimizi söndürmeden üretmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Belki biraz yavaşlamak, biraz nefes almak, biraz da “hayatın sadece işten ibaret olmadığını” hatırlamak gerek. Çünkü bazen en büyük başarı, yalnızca bir günü huzurla bitirebilmektir. Çoğumuzun farkında olmadan geçen günleri, haftaları, ayları hatta yılları olmuştur mutlaka. Bugün kendimizi sorgulayarak bitirmek belki de yarını farklı kılacaktır.

Sürçülisan ettik ise affola, kalın sağlıcakla.
 

Yazarın Diğer Yazıları