Maraş’ın güzide evladı, 19. Dönem Maraş milletvekili Ökkeş Şendiller tedavi gördüğü hastanede Ekim ayının birinci günü hakkın rahmetine kavuştu.
2008 yılı baskısı KANLI OYUN kitabını ikinci kez geçen ilkbaharda okumuştum. Her okuduğumda şu hisse kapılmıştım.
“Bir adam bunca işkenceye nasıl dayanabilir?”
İnsan olanın, bir insana bu kadar kötü davranması reva mıdır? Diye söylendiğim çok olmuştur.
Diyarbakır Cezaevi’nde, Mamak’ta, Metris’te siyasi görüşü ne olursa olsun,bu ülkenin evlatları ; insani olmayan davranışların, hakaretlerin ve işkencelerin muhatabı oldular.
ABD'nin istihbarat teşkilatı CIA Türkiye Şefi Paul Henze'nin darbeyi dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'a "Bizim çocuklar başardı" açıklamasını bilmeyeniz yoktur.
Sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımıza her türlü kötülüğü reva görürlerken, insanlık onurunu ayaklar altına aldıklarınızdan haberiniz oldu mu?
Yoksa bu da serbest piyasa düzenine geçmenin bir oyunu muydu?
Şimdi birileri çıkıp ta “MÜTTEFİKİMİZ ABD “ deyince 12 Eylül darbesini,71 Askeri Muhtırasını ve Avrupa’nın asarak şehit ettiği Adnan Menderes ‘e ses çıkarmayan ABD’nin yaptıklarını unutmamaları gerekiyor.
Ökkeş Başkan ile röportaj yapmayı çok istedim.
Rahmetliyi yakinen tanıyan Yılmaz TÜRKMEN ağabeyimi aradım. Ökkeş Bakan’a nasıl ulaşabileceğimi sordum.
Kendisi:
“Başkan kışın Ankara’da, yazları ise bağında ikamet ettiğini” söyledi.
Röportaj yapmak kısmet olmadı. Keşke saatlerce dinleseydim kendisini.
Mekânı Cennet Olsun.
En yakın dava arkadaşlarından Memduh ATALAY hocamın sosyal medyada yayınladığı yazısını affına sığınarak paylaşmak istiyorum.
Ökkeş Şendiller: Bir Tanıklık Yazısı
Siyasetin gadrine ve nankörlüğüne en etkileyici örneklerden biri. Benim tanışmam Ökkeş Bey'in Kahramanmaraş MÇP il başkanlığı dönemine rastlar. Genç, idealist, gözünü budaktan esirgemez ülkücülük yılları... Ökkeş Bey tüm ülkücü camiada efsane bir Başkan.
Hilkat dış görünüşü ile ne kadar sertlik vermişse iç dünyası ile adeta bir çocuk saflığı bağışlamış. Herkesin bir vuruşla kürsüyü devirmesini beklediği kahraman, türkü söylerken ağlayan bir garip.
Doksanlı yıllarda Kahramanmaraş'ın efsane başkanı. At arabacılar, motorcular, fabrika işçileri, köylüler, garip gureba zadelere karşı Ökkeş Bey'in yanında. Hemşerisini hastanede şalvarından tanıyacak kadar memleketine vakıf. Anadolu'nun entrikaya aklı ermeyen "saf çocuğu" Ankara siyasetinde her türlü oyunun mağlubu. Kahramanmaraş belki çok fazla yüceltti ama hak etmediği kadar görmezden geldi. Yakın halkasını hiç bir zaman bırakmadı.
Sonrasında MHP' den ayrılış süreci ve yalnızlık yılları. BBP ' de de kimi zaman "Ankara siyasetinin" oyunlarına yenik düştü. Anadolu' nun kendine verdiği "Ökkeş Başkan" unvanı ile müteselli oldu.
Bağ bahçe işlerine de merak saldı. Zaten köy çocuğu idi, o damara yeniden döndü. Sosyal medya mecrasında ve günlük önemli gördüğü yazıları eşe dosta göndermek seviyesinde bir eski efsane Başkan olarak yaşadı.
Dedeliği ve son oğlu Yavuz Can ile toprağın sırrında teselli aradığını biliyorum. Otuz yıllık abi kardeş ve dostluk ilişkimizde hiçbir gönül kırgınlığımız olmadı. Benim hakkım varsa helal olsun.
Dış görünüşünün sertliğine tezat iç mahcubiyet ve saflığına şahidim. Emelleri, inkisarları ve sükûtu hayalleri ile fani dünya göçünü topladı, Allah merhameti ile muamele eylesin.
Bizden evvel göçen ahbaba selam olsun!
…………………………………………………………………………………….
“Ağaçları kesmeyeceksin, yakmayacaksın!” diye emir buyuran oydu.
Gül yüzlü Peygamberimiz Hazreti Muhammed(S.A.V) savaş hukukunda bile bu emirleri buyurmuştu. Albert Camus’un “ Cinayet Yüzyılı” olarak tanımladığı 20.yüzyılı tamamlayalı bir hayli zaman oldu. Ve şimdi 21.yüzyılda bir adım daha öte giderek, dünyanın temeline dinamitler koymaya devam ediyoruz.
Yaz mevsiminde çıkan orman yangınları sonucunda Yeşil Vatan’dan 80 bin hektar ormanımız telef oldu. Bir önceki yıla göre yedi kat daha fazla yangınlara gebe kaldı ormanlarımız. Bütün imkânlar seferber edilse de bu olumsuz durumu bertaraf edemedik.
Sabotaj, bilinçsiz anız yakımı ve iklim değişikliği gibi nedenler bu yangınlara sebep olduğu dile getirildi.
Peki, biz insanoğlu ağacın dünya için önemini kavradık mı?
Ağaç olmadan yağmur yağmayacağından haberimiz var mı?
Doğal afetleri önlemedeki faydasını saymıyorum bile.
Her şeyden vazgeçtim, ciğerlerimize çektiğimiz soluğun kahramanı ağaçlar.
Kendine ait tarlasını bile buğday ya da mısır hasılatından sonra fazla yakıt harcamamak adına acımasızca yakan, onca canlının vebaline giren vatandaşlar bu ülkenin insanı ve bir çoğu ya akrabamız ya komşumuz ya da şehirlimiz.
Şimdi soruyorum:
“Kendi ailesinin rızkını veren toprağı yakan insanoğlu, aziz devletin ormanına hangi nazarla bakar?”
İşte burada eğitimin önemi ortaya çıkıyor. Yeşil Vatan’ın önemi daha küçük yaşlarda sadece okullarda değil aile rehberliğinde icra edilen faaliyetleri gerçekleştirmekle kalıcı olabilir.
Bir kibriti ateşe vermekle sadece ormanları yakmıyoruz! Kuş yuvalarını; yavrularıyla, yumurtalarıyla yakıyoruz! Karıncaları yakıyoruz! Sürüngenleri yakıyoruz! Mikroskobik canlıları yakıyoruz! Ve tuhaf olan şudur ki: Bu yaktıklarımız, toprağın canına can katan varlıklar.
Oysa Allah dostu Muhyiddin-i ARABÎ Hazretleri aynen şunları söylemişti:
-Yere iyi davran -Göğe iyi davran - Suya iyi davran ve Kuran’a iyi davran
Bir başka yazımda görüşmek üzere.
Selam ve dua ile…