Ahmet Sandal

Kapı ya açıktır ya kapalıdır (2)

Ahmet Sandal

Bir önceki yazımızın sonunda, “insan da ya Allah’ın tarafındadır. Ya da (mazallah) şeytanın tarafındadır. Bunun ikisinin arası yok. Yani kapı ya açıktır, ya kapalıdır.”
Şimdi yazımızın ikinci kısmındayız.,
Bu yazıma Hazreti Ali’nin (Kerremallahu Vecheh) şu sözü ile başlıyorum: “Kendini Hak ile meşgul etmezsen, batıl seni işgal eder.” 
Evet, burada da aynı hakikat sözkonusudur. 
Bir kişi ya Hak ile hemhal’dir. Ya da batıl ile hemhaldir.
Kişi şunu diyemez, “ben ne Hak ile, ne de batıl ile hemhal’im. Ben arada bir yerdeyim” diyemez.
Evet, burada da “kapı ya açıktır, ya kapalıdır” felsefesi ve fikri geçerlidir.
Esasında ben burada şunu beyan etmek istiyorum: “Hak ve batıl arasında tarafsızlık diye bir şey yoktur. İnsan ya bu taraftadır, ya da öbür taraftadır.”
Hak Dava sözkonusu olduğunda, tarafsızlık sözkonusu değildir. 
Burada bir Mütefekkir Alim’in şu görüşüne de yer vermek istiyorum. Bediüzzaman Said Nursi bir eserinde (Mektubat, 26. Mektup), “şeytan insana vesvese verir. "Kur’an’a tarafsız” bir şekilde bakalım der. Yani “Kur’an ne Allah kelamıdır, ne de Allah kelamı değildir” diyelim ve gel bu hususa tarafsız bakalım” der.  İşte bu şekilde bakış, yani Kur’an’a tarafsız bir şekilde bakmak, şeytanın istediği şekilde bakmaktır” diyerek bir tuzağa dikkat çeker.
Gerçekten de bir Müslüman, bir insan, herhangi bir kişi, Hak ve batıl arasında “ben tarafsızım” dediğinde tuzağa düşer. Ve o andan itibaren şeytanın tarafında yer alır.
Şimdi buradan bir başka yere geçelim. (Geçen cumartesi günü bir kişi ile yaşadığım bir diyaloga geçelim.)
Kasım 2025 ayında bir dergi çıkarttık. 29 Mayıs 2025 tarihinde kurduğumuz İnsan Kitap ve Toplum Araştırmaları Derneğimizin artık bir de dergisi var. 
Bu dergiyi sağda-solda, etrafta ve çeşitli mahfillerde (yemek, kahvaltı, toplantı, işyeri ziyareti gibi yerlere gittiğimiz yerlerde) tanıtıyoruz. Bir cumartesi günü bir dernek başkanı derneğin mutad kahvaltılı buluşma toplantısına bizi de çağırdı. O toplantıya giderken de mutad olduğu üzere yanıma, yeni çıkarttığımız İKTA Dergisinin birkaç nüshasını da aldım. Bir kişi, muhafazakâr görünümlü olmayan bir kişi, “derginizi incelemem mümkün mü” dedi. Ben de “tabi tabi buyurun” dedim ve eline dergiyi verdim. O kişi derginin ilk sayfasını açar açmaz, “aaa siz taraflısınız” dedi. Ve parmağıyla derginin giriş kısmında “başlarken” hitabıyla başlayan sayfasının üstündeki “Arapça besmele” yazısını gösterdi.  Yani o kişiye göre “bir yazıya, bir dergiye “besleme” ile başlamak bir taraf olma haliydi. Neyin tarafı? “Elbette İslam’ın tarafı.” O kişiler kabul eder mi etmez mi? “Elbette hem İslam’ın ve hem de Hakk’ın tarafı.”
Bize göre İslam Hak’tır. Onlar bize taraflı derken, doğrudan İslam’ın tarafında olduğumuzu ima ediyorlar. Bizim için böyle bir imanın hiçbir mahzuru yok. Hatta bu imadan memnun oluruz.
Biz kendimizi biliyoruz ve asla “bocalama” içinde değiliz. Ve tarafız Taraflıyız. Asla tarafsız değiliz. Bunda bir şüphe ve tereddüt yok.
Ancak maalesef, bocalama içinde olanlar var. O bocalama ile tarafsız gibi dursalar da, arada-derede bir yerdeler. O arada-derede olanların (bocalayanların) durumu vahim. 
Bocalama içinde olanları Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbim (cc) şöyle tanımlıyor.
“Onlar küfür ile iman arasında bocalayıp dururlar. Ne bunlara (mü’minlere) ne de şunlara (kâfirlere) bağlanırlar. Allah, kimi saptırırsa ona asla bir çıkar yol bulamazsın.” (Nisa Suresi, 143)
Biz taraflıyız ve Hakk’ın tarafındayız.
Bocalama içinde olanlar ve tarafsız gibi görünenler esasında ahlaken de sorunlu kişilerdir.
Tarafını belirleyenler ve taraflı olduğunu saklamayanlar en azından mertlik ve ahlaken yükseklik gösteriyorlar.
Ancak bir orada bir burada olanlar, “kapı yarı açık diyenler” yani kelime oyunu yapanlar, ahlaksızlık içindeler.
Yüce Rabbim (cc) bizleri bu durumdan muhafaza buyursun.
Hazreti Mevlana (ra) der ki; “ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol!”
Yani bir orada-bir burada görünme. Yani iki arada-bir derede olma.
Şeytan insana ahlaksızlığı telkin eder. Ahlaksızlık, bulunduğun halin gereğini yapmamak ve kendini saklamaktır.
Bir kişi mü’min ise, bunu haykıracak ve bunun gereğini yapacaktır.
Münafıkça hareketler yapanlar mü’min olamazlar.
Mü’min olmak Hakk’ın yanında taraf olmaktır. 
Hak ve batıl arasında “tarafsızım” demek münafıklık alametidir ki, münafıklık, kafirlikten daha beterdir.
Yüce Rabbim (cc) bizleri münafıklık ve kafirlik alametlerinden fersah fersah uzak eylesin. Kendi tarafında eylesin. Allah bizi, “Hizbullah” eylesin. Allah bizi, Hizbuşşeytan’dan eylemesin. Amin.

 

Yazarın Diğer Yazıları