Bu yazı bir önceki yazımın bir devamıdır.
O yazı, yani “Çürüme ve Yozlaşma Lokal mi, Genel mi?” başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim.
Yazımızın 2.bölümünde Karagöz ve Hacivat’ın görüş ve düşüncelerini yani bu toplumdaki “çürüme ve yozlaşma lokal mi, genel mi?” Bu sorunun cevabını yazımızın 2. bölümünde öğreneceksiniz. O bölümde doğrudan yazacağım. Yani yazım Karagöz-Hacivat atışması şeklinde olmayacak. Doğrudan yazacağım. Neyse, bir sonraki yazımda yazacaklarımı çok da merak etmeyin. İşte haykırıyorum: Bu toplumda çürüme ve yozlaşma lokal değil, geneldir. Konunun ayrıntılarını, bir sonraki yazımda okuyacaksınız, inşallah.
Yazımı böyle bitirmiştim ve o yazıda, bu yazı için, “bir cevaptan daha öte ayrıntılar bulacaksınız” demiştim.
Zaten cevabı bir önceki yazımda verdim. O cevabı tekrarlayalım. O cevabı hatırlayalım.
“Bu toplumda çürüme ve yozlaşma lokal değil, geneldir.”
Bu yazımda, bugünün mühim bir geceye çıkacağı ve o gecenin mübarek bir gece olacağı gerçeğiyle bir de duaya yer verelim. Gerçi dua da yazımının muhtevasıyla birebir ilgilidir.
İşte bugünkü dua ve niyazım:
“Huzur ve Nur ikliminin başlangıcı, Ramazan-ı Şerif'in müjdecisi Recep Ayının ilk Cuma Gecesi, bu gece Regaip Kandili'dir.
Şu yaşadığımız çirkef kapitalist düzenden kurtuluşa ve ebedi selamete kapı olması dileğiyle Regaip Kandili'nizi tebrik ediyor, iki Cihan Saadeti diliyorum.
Ahmet Sandal
İnsan Kitap ve Toplum Araştırmaları Derneği Başkanı”
Evet, bu mesajı tamamıyla buraya da yazdım. Bugün Dernek Başkanı unvanımla bu mesajı yayınladım ve sosyal medya dahil, Whataspp durumu dahil, arkadaşlarıma da böyle ilettim.
Niye unvanımı kullandım. Çünkü ben İnsan Kitap ve Toplum Araştırmaları Derneği’ni kapitalizm karşıtı bir dernek olarak kurdum.
Hayatım benim, tamamıyla kapitalizm karşıtlığı üzerine kuruludur.
Kapitalizmin olduğu bir yerde “toplumsal çürüme ve yozlaşma” normaldir. Kapitalizm ahlaksızlık bataklığıdır.
Öyleyse bu toplum da bir kapitalist bir toplum olduğuna göre, toplumsal çürüme ve yozlaşmanın lokal olması, yani sınırlı bir alanda kalması mümkün değildir. Bu toplumda çürüme ve yozlaşma geneldir. Bir sel düşünün, bir ırmakta sağa-sola çarparak ilerliyor ve ırmağın uzunluğunun da 100 km olduğunu düşünün. Selin şiddetinin de yalnız 100 km’yi değil, belki 1000 km’yi etkileyecek boyutta v şiddette olduğunu düşünün. Bu sel, her yeri etkiler ve önüne geleni alıp da bir kenara atar. Şimdi böyle bir sel için, “sel lokaldir, sınırlıdır” diyemezsiniz.
Başka bir örnek daha verelim. Bir manyak adam, eline bir zehirli gaz spreyi ya da LPG tüpünü almış ve bir odaya sıkıyor diye düşünün. Oda küçücük ve sıkılan gaz, bırakın 1 odayı, 10 odayı etkileyecek bir tesirde olsun, o zehirli gaz, “odanın yarısını etkiledi” diyebilir misiniz? Diyemezsiniz. O zehirli gazi, odayı tamamen etkiler ve odadakilerin hepsini zehirler.
Aynı bu iki örnekte olduğu gibi, bir toplumda kapitalizm varsa, (bu Ülkede kapitalizm düzeni olduğuna göre) “ahlaksızlık, edepsizlik, tüketim çılgınlığı, savurganlık, maddeperestlik, fuhuş, esrar, uyuşturucu, hırsızlık, kumar, haksız kazanç, içki tüketimi, sarhoşluk, ayyaşlık, piyango, bahis, gelirin dengesiz dağlımı, haksız zenginleşme, paranın-servetin sadece belirli ellerde toplanması, hükmün ve kararın İlahi değil de, nefsani olması, kanunların ve mevzuatın Hakk’a göre değil de batıla göre dizayn edilmesi, merhametsizlik, acımasızlık, şefkatsizlik, adaletsizlik, “altta kalanın canı çıksın” mantıksızlığı, bilumum kötülük” geçerlidir, yaygındır ve hakimdir.
Öyleyse, böyle bir toplumda görülen “çürüme ve yozlaşmanın lokal mi, genel mi” diye sorulmasına gerek yoktur.
Kapitalist ahlaksız bir toplumda “çürüme ve yozlaşma normal bir sonuçtur.”
Son günlerde meşhur bir söz var ya, onu hatırlatalım.
“Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.”
Aynı bunun gibi, “kapitalizm sebep, ahlaksızlık sonuçtur.”
Bu durumda, bu Ülkedeki toplumsal yozlaşma ve çürüme, normal bir sonuçtur. Çünkü kapitalizm sebeptir.
Birçok sunumumda belirttim ve adeta haykırdım.
“Bir Müslüman kişi, kapitalist toplumda yani kapitalizmin kurallarının geçerli olduğu bir toplumda yaşayabilir. Ancak kapitalist sistemden yana olamaz.”
Kapitalizm ile İslam bir araya gelemez.
Kur’an-ı Kerim’deki ayetler, baştan sona kapitalizm reddiyedir. O ayetlerin birkaçını ben sure ve ayet numarası olarak belirteyim ve siz de onları merak ediyorsanız, araştırın öğrenin.
Nur Suresi 42, Yusuf Suresi 40, Bakara Suresi, 43, Bakara Suresi 275, Al-i İmran Suresi, 189, Haşr Suresi, 7. (Bu ayetlerde, hükümranlığın yalnız ve yalnız Allah’a ait olduğu, mülkün tek ve yalnız sahibinin Allah olduğu, servetlerin adil dağılımı, faizin yasak (haram) olduğu, ticaretin helal olduğu ve zekatın farz olduğu vb gibi hususlar beyan edilmektedir.)
Yalnızca bu 6 ayeti okuyun ve idrak ederseniz, İslam’ın kapitalist bir sistemin tam karşısında olduğunu anlarsınız.
Bundan daha fazlasına da Kur’an-ı Kerim’in tamamını okursanız vakıf olursunuz. Ve o zaman da tamamıyla anlarsınız ki, İslam, tamamıyla kapitalist (sömürücü dengesiz) sistemin karşısında ve onun yerine, adil ve dengeli bir sistemin adıdır.
Vesselam.
Allah (cc) bu idrake ve bu şuura hepimizi ulaştırsın.
Amin.