Vakit Gazze için kıyam vaktidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin yeni yasama yılının ilk TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Gazze'deki soykırım ve insani felaketin dünyayı ayağa kaldırdığını söyledi.

Kahramanmaraş, 07 Ekim 2025-

Gazze'ye insani yardım malzemesi götürmek amacıyla yola koyulan Küresel Sumud Filosu'nun siyonist kuşatmayı sarstığını ve uluslararası sularda uğradığı terörist saldırıya rağmen direniş umutlarını kamçıladığını vurgulayan Bahçeli, "Alçakça gözaltına alınan 36'sı Türk vatandaşı 137 aktivistin yoğun girişimler sonucunda Türkiye'ye getirilmesi müessir bir başarıdır ve emeği geçen kim varsa tebrik etmek hepimizin görevidir." diye konuştu.

Birleşmiş Milletlerin üye ülke sayısının 193 olduğunu belirten Bahçeli, bunlardan 157'sinin Filistin'i tanıdığını dile getirdi. "Soykırımcı İsrail tecrit edilmiştir." diyen Bahçeli, Filistin'i tanıyan ülkelere teşekkür etti ve tebriklerini iletti.

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Filistin'i tanımak Hamas'a ödüldür" sözlerinin önyargılı, basit, bayağı ve bağnazca olduğunu söyleyen Bahçeli, Hamas'ın terör örgütü olmadığını, İsrail'in gerçek manasıyla terör yöntemlerine başvuran "haydut devlet olduğunu" belirtti.

Hamas'ın, ülkesini, vatanını ve milletini savunan bir direniş örgütü olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hazırlanan 20 maddelik Gazze Planı günlerdir Türkiye ve dünya gündemindedir. Bu Plan'a Hamas'ın müspet yaklaşımı, ayrıca müzakereye yeşil ışık yakması en azından silahların susması, ateşkesin sağlanması, kısmi bir sükunetin vasat bulması adına memnuniyet vericidir. Fakat süreç engebeli, çetin, zorlu ve tuzaklarla doludur. İsrail ile Hamas arasındaki savaşı sonlandırması ve Gazze Şeridi'nde barış ortamının yeşermesine kapı aralaması, ümit edilen Plan'ın dolaylı müzakereleri için adres Mısır'dır. Bu müzakerelerde İsrail'in ne yapacağı, hangi sinsi yolları takip edeceği, Doha'ya benzer bir sabotajı yapıp yapmayacağı muammadır."

Vakit Gazze için kıyam vaktidir

MHP lideri Bahçeli, Trump'ın Netanyahu ile görüşmeden önce Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Endonezya ve Pakistan devlet ve hükümet başkanlarıyla bir toplantı düzenlediğini anımsatarak, bu toplantıda masaya yatırılan ve görüş birliğine varılan Gazze Planı'nda daha sonra değişiklikler yapıldığının, Pakistan Başbakanı tarafından bizzat açıklandığını hatırlattı.

Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Hatta Netanyahu Amerika'dan ayrılmadan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmeyeceğini ilan etmişti. Şunu açık yüreklilikle ifade etmek gerekirse, İsrail hem insanlığın hem de barış umutlarının düşman odağıdır. Mısır'daki müzakerelerin kesintiye uğraması, İsrail'in savaş, şiddet ve soykırıma devamı halinde artık zora dayalı her türlü askeri seçenek meşru hale gelecektir. İsrail'in durdurulması masa başında olmuyorsa sahada ve silahla yapılması tarihin kırılma anı olarak karşımıza çıkabilecektir. Dünya ve insanlık vicdanı, sayıları 20 bini aşan çocuk katliamına, toplamda 70 bine yaklaşan masum ölümüne daha fazla sabır gösteremeyecektir. Siyonist eşkıyalık ya barışa 'tamam' demeli ya da uluslararası veya bölgesel mahiyetli istikrar gücüyle Gazze zincirlerinden kurtarılmalıdır. Vakit Gazze için kıyam vaktidir, vakit vicdan ve merhamet vaktidir."

Bu süreçte 2024 yılında önerdikleri, Türkiye, Irak, Mısır, Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerinin teşebbüs ve tertibiyle kurulabilecek "Kudüs Paktı"nın daha da mühim bir anlam kazandığını söyleyen Bahçeli, İsrail ve Filistin arasında bir an önce ateşkes ilan edilmesi gerektiğini, "siyonist barbarlığın" işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiğini dile getirdi.

Gazze'nin Gazze'lilere ait olduğunun herkesçe kabul edilmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, iki devletli çözümden başka yol kalmadığının altını çizerek, "1967 sınırlarına haiz olmak kaydıyla, başkenti Doğu Kudüs olan egemen, bağımsız ve coğrafi bütünlüğünü sağlamış Filistin devleti kabul edilmeli, Birleşmiş Milletler'e de tam üye yapılmalı." diye konuştu.

Milletimiz Terörsüz Türkiye ile ilgili adım ve atılımların arkasındadır

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Terörsüz Türkiye'nin takip ve temininin devlet politikasına dönüşen milli ve tarihi bir hedef olduğunu vurguladı. Bu hedefin can alıcı noktasının iç barış ve huzur ortamının sağlam ve sağlıklı esaslara bağlanması olduğuna işaret eden Bahçeli, "Türk ve Türkiye Yüzyılı, aynı zamanda barış, huzur ve kardeşlik yüzyılıdır. Milletimiz Terörsüz Türkiye ile ilgili adım ve atılımların arkasındadır. Kaldı ki bu hedefe ulaşılmasıyla birlikte kazanan Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Menfi ve mütereddit çevrelerin uydurmalarına, iftirayla bezenmiş muhal ithamlarına ne itibar edecek ne de kale alacak hiç kimse yoktur." ifadelerini kullandı.

Amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır

Terörsüz Türkiye'nin amacına işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti: "Türk ile Kürt arasına saçılmak istenen emperyalizm menşeli nifak tohumlarının çürütülmesi, bu kutlu kardeşlik hukukunun arasına dikilmek istenen ayrımcılık bariyerlerinin yıkılıp atılması, 'Terörsüz Türkiye' hedefinin asıl ve esas amacıdır. Nitekim amaç hasbidir, harbidir, haysiyetlidir ve hakikat temeline dayalıdır. Kürt kardeşlerimizin terörle uzaktan yakından bağ ve bağlantısı yoktur. Farklı saik ve sebeplerle aldanıp kandırılan, fakat suça karışmamış, silahlı bir eylemde bulunmamış kim varsa gelip ailesiyle kucaklaşmalıdır. Silah varsa siyaset yoktur. Siyaset olacaksa, siyaset yapılacaksa silahların tamamı yakılmalıdır. Bizim kaybına göz yumacağımız, heba ve israf edeceğimiz tek bir insanımız yoktur."

Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin haşmetli, bunun yanında şefkatli olduğunu vurgulayarak, "Cumhuriyet'in yeni yüzyılında milli birlik ve dayanışma ruhumuzun gücüne güç katmamız gerekmektedir. Nitekim Kürt kardeşlerimin fazilet ve feraseti, iç ve dış komploları püskürtecek seviyededir. Biz hep birlikte Türkiye'yiz, hepimiz Türk milletiyiz. Ayrılıkçı emeller, ayrımcılığa tahrik ve teşmil eden entrikacı hevesler çöpe atılacaktır. Bu coğrafyada var olmanın, hür ve müstakil yaşamanın gerek ve yeter şartı da budur. Enginde yolunu şaşırmış, zahiresi tükenmiş, üstelik güvertesi su almaya başlamış bir geminin yolcuları olmaya ne niyetimiz ne de merakımız vardır." diye konuştu.

Pazarlık içinde değiliz

"Eğmeden bükmeden söylemeliyim ki PKK'nın kurucu önderliği elini taşın altına koymuştur." ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "27 Şubat Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın hitamında PKK 12 Mayıs'ta silah bırakmış ve örgütsel varlığını lağvetmiştir. 11 Temmuz'da bir grup PKK'lı silahlarını yakmıştır. Ne var ki Suriye'nin kuzey doğusunda tesir alanı bulunan SDG/YPG henüz silah bırakmamış, 27 Şubat İmralı çağrısına riayet etmemiştir. Halbuki İmralı'nın çağrısı PKK'nın yanı sıra bölücü terörün tüm bileşenlerini kapsamaktadır. En azından bizim anladığımız böyledir, yorumumuz budur, doğrultu da budur. Beklentim şudur, PKK'nın kurucu önderliği SDG/YPG'ye direkt aynı mahiyet ve muhtevada bir çağrıda bulunarak, Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart tarihli mutabakata uyulmasını istemelidir. Esad rejiminin devrilmesinden sonra ilk kez yapılan Halk Meclisi seçimlerinin demokratik istikrar içinde yeni dönemin, yeni siyasi ve toplumsal mekanizmanın ağırlık merkezi olması yönünde fikir birliği hasıl olmuşken Rakka, Haseke ve Süveyda'nın bunun dışında kalması 10 Mart Mutabakatı'nın ruhuyla çelişmektedir. Gerekirse Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda görev yapan milletvekillerinden bir grup İmralı'ya giderek yüz yüze görüşme sağlamalı, mesajlar ilk ağızdan alınmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bunda çekinilecek bir husus görmüyorum. Bizi bağlayan açıklama 27 Şubat İmralı açıklamasıdır. Bu açıklamanın güncellenerek daha detaylandırılması ve çerçevesinin genişletilmesi hayırlı gelişmelere yol açacaktır. Bu sebepten dolayı 27 Şubat açıklamasının da tam arkasında durmaktayız. Terörsüz Türkiye, tereddütsüz Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye'dir."

O fotoğraf, Türkiye'nin fotoğrafıdır

Meclis'in açılışı dolayısıyla 1 Ekim'de yapılan özel oturumunun hemen ardından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un davetine icabet eden parti genel başkanlarının yan yana oturmasının, cepheleşmeden muzdarip milleti umutlandırdığını söyleyen Bahçeli, iktidarın ve muhalefetle birlikte yer aldığı fotoğrafın milli iradenin özlemlerinin yansıdığını belirtti.

Her partinin, her milletvekilinin, her siyaset insanının "Türkiye sevdası" ortak paydasında buluştuktan sonra üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunun olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Görüşlerimiz farklı olabilir, fikirlerimiz ayrı olabilir, bunları temin ve teşmil eden siyasetlerimiz de başka olabilir ama hepimiz Türk milletinin evladıyız, mensubiyetinden de onur ve şeref duymalıyız. Gerektiği ve şartlar öyle geliştiği takdirde sesimizi değil yalnızca sözümüzü yükseltmeliyiz. Yapmak varken yıkmanın ne manası vardır? Kucaklaşmak varken kutuplaşmanın kime ne faydası olacaktır? Yapıcı olmak duruyorken yakmanın, kırmanın, diyalog köprülerini havaya uçurmanın, sorarım sizlere getireceği ve sağlayacağı nelerdir?" diye konuştu.

"Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyaseti mefluç ve meşruiyet zaafıyla malul sakat bir siyasettir." diyen Bahçeli, bu siyaset kusurunun millete vereceği hiçbir şeyin olmadığını söyledi. Bahçeli, şunları kaydetti: "Özgür Bey'in Meclis'teki malum o fotoğraf karesiyle ilgili günlerdir süregelen söz, değerlendirme ve temelsiz eleştirileri esasen içten içe derinleşen bir kıskançlığın, gittikçe ağırlaşan nedamet psikolojisinin alegorik şifresidir. Samimiyetle ifade etmeliyim ki, o fotoğraf Türkiye'nin fotoğrafıdır. Her şeyden evvel Cumhuriyet Halk Partisinin sürüklendiği çıkmaz sokağın, içine girdiği korku tünelinin, çırpındıkça battığı rüşvet ve yolsuzluk çamurunun elbette siyasi sonuçları olacaktır. Özgür Bey'in Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili sözde meşruiyet sorunu imal ve icat etmek yerine partisinin ve şahsının ne kadar meşru bir çizgide durduğuna kafa yorması akıbeti ve mahiyeti bakımından akla en yatkın seçenektir.”

Bakmadan Geçme

Gazetecin - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!