Son iki ayda, dezenflasyon sürecinin yavaşladığı bir dönemden geçtik
TCMB Başkanı Karahan, yılın 4. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi'ndeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında konuştu. Yeni enflasyon tahminlerini duyuran Karahan, belirsizlikler sürerken küresel büyüme görünümünün zayıf kalmaya devam ettiğini belirtti.
Bu nedenle dış talebe ilişkin varsayımlarını bu yıl için korurken gelecek yıl için sınırlı bir miktarda aşağı yönlü güncellediklerini ifade eden Karahan, "Küresel büyümedeki zayıflık ve petrol arzının artmaya devam etmesi ise petrol fiyatlarını aşağı yönlü baskılıyor. Bu çerçevede, petrol fiyatlarına dair varsayımlarımızı da aşağı çektik." diye konuştu.
Karahan, diğer yandan, değerli ve endüstriyel metal fiyatlarındaki artışların enerji dışı emtia fiyatlarını yukarı yönlü etkilediğini belirterek, bu kapsamda, Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarına dair varsayımların yükseltildiğini aktardı.
Ayrıca, tahminleri oluştururken ekonomi politikalarındaki eşgüdümün devam edeceği varsayımını yansıttıklarını vurgulayan Karahan, "Bu çerçevede, 2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 31 ile yüzde 33 aralığında olacağını tahmin ediyoruz. 2026 sonu için ise tahminlerimiz, enflasyonun yüzde 13 ile yüzde 19 aralığına gerileyeceğine işaret ediyor. 2025, 2026 ve 2027 yılları için enflasyon ara hedeflerimizi, sırasıyla yüzde 24, yüzde 16 ve yüzde 9 olarak koruyoruz." dedi.
Enflasyonun 2027 yılında yüzde 9’a geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasını öngördüklerini kaydeden Karahan, şu ifadeleri kullandı: "2025 yılı tahmin aralığının yukarı yönlü güncellenmesinde, öne çıkan unsurlardan biri gıda fiyatları varsayımımızda yaptığımız artış oldu. Petrol fiyatları varsayımındaki düşüşe karşın, ithalat fiyatları varsayımındaki güncelleme de tahminlerimizi yukarı yönde etkiledi. Ayrıca, talep koşulları dezenflasyonist olmakla birlikte, çıktı açığının son dönemde öngörülerimizin üzerinde seyretmesi tahminlerimizi yukarı çekti."
Dezenflasyon sürecinde, ara hedeflerimize ulaşmak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz
Karahan, ana eğilim ve beklentilerdeki gerilemenin öngördüklerinden daha sınırlı olmasının da 2025 enflasyon tahminlerini arttırdığını belirtti.
2026 yılına ilişkin tahminlerde aşağı ve yukarı yönlü etkilerin birbirini dengelemesini beklediklerini ifade eden Karahan, "İçsel para politikası tepkisiyle iç talepteki yavaşlama belirginleşecek ve enflasyon beklentileri iyileşecek. Bu unsurlar, tahminlerimizi aşağı yönde etkiledi. Söz konusu yukarı ve aşağı yönlü etkilerin birbirini dengelemesi nedeniyle 2026 yılı tahmin aralığını koruduk.Her zaman altını çizdiğimiz üzere, dezenflasyon sürecinde, ara hedeflerimize ulaşmak için sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz." değerlendirmelerinde bulundu.
Küresel belirsizlik, tarihsel ortalamaların üzerinde kalmaya devam ediyor
Karahan, dış ticarette korumacılık eğiliminin belirgin şekilde arttığına hep birlikte şahit olunduğunu ifade ederek "Küresel belirsizlik, tarihsel ortalamaların üzerinde kalmaya devam ediyor." diye konuştu.
Buna karşın yüksek belirsizliğin küresel büyüme üzerindeki olumsuz etkileri ilk beklentilere göre sınırlı kaldığını aktaran Karahan, küresel iktisadi faaliyetin yılbaşından bu yana görece dirençli bir seyir izlediğini kaydetti. Bu gelişmede, yüksek tarifelerden etkilenmemek için, üretim ve ticaretin öne çekilmesi gibi geçici unsurların etkili olduğunu değerlendirdiklerini ifade eden Karahan sözlerine şöyle devam etti: "Öte yandan küresel ekonomi genelinde süregelen zayıf bir seyirden bahsetmek mümkün. Artan korumacılığın ve uzayan belirsizlik döneminin, 2026 yılı büyüme oranlarına da yansıması ve bu zayıf görünümün devam etmesi olası görünüyor. Bu bağlamda, önemli ticaret ortaklarımızın ekonomik büyümelerinin tarihsel ortalamalarının altında kalacağını tahmin ediyoruz. Bununla birlikte, Türkiye’nin dış talep görünümünün özellikle Orta Doğu ve Afrika ülkeleri kaynaklı olarak 2026 yılında sınırlı bir toparlanma göstermesini bekliyoruz."
Enerji hariç tarafta ise endüstriyel ve değerli metal fiyatlarındaki artışların etkili olduğunu kaydeden Karahan, güvenli finansal varlık arayışının değerli metal fiyatlarını sürüklerken, sektörel tarife oranlarındaki yükselişin de endüstriyel metal fiyatlarına yansıdığını ifade etti.
Karahan, faizlerin geldiği mevcut seviyenin, tarifelerin neden olduğu enflasyonist risklerin ve büyüme-istihdam görünümü gibi faktörlerin merkez bankalarının kararlarında etkili olduğunu belirterek indirimlerin ileriki dönemde birçok ülkede farklı hızlarda süreceğinin tahmin edildiğini aktardı.
Sıkı para politikamızın hedeflenen bir sonucu olarak, talep kompozisyonunda dengelenen seyir devam ediyor
Karahan yurt içi makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde de bulunurken "Sıkı para politikamızın hedeflenen bir sonucu olarak, talep kompozisyonunda dengelenen seyir devam ediyor. 2025 yılının ilk yarısında, önceki yılların aynı dönemine kıyasla, özel tüketimin büyümeye katkısının belirgin olarak gerilediğini, yatırımların katkısının ise kademeli şekilde arttığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Bu yılın ilk yarısında, artan küresel ticaret belirsizliklerinin etkisiyle öne çekilen ithalat talebinin net ihracatın katkısını olumsuz etkilediğini belirten Karahan, sıkılaştırma öncesine kıyasla burada da daha dengeli bir resmin mevcut olduğunu kaydetti.
Karahan, ikinci çeyrekte artan sanayi üretiminin, ağustos itibarıyla üçüncü çeyrekte yatay seyrettiğini aktararak sözlerine şöyle devam etti: "Oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında ise, sanayi üretiminde çeyreklik bazda sınırlı bir gerileme var. Hizmet üretim endeksi de ikinci çeyrekteki sınırlı yükselişi sonrasında ağustos verilerine göre yataya yakın görünümünü korudu. İmalat sanayisi kapasite kullanım oranına baktığımızda ise üçüncü çeyrek ortalamasında bir düşüş görüyoruz. Bununla birlikte oran, eylülde ve ardından ekim ayında sınırlı da olsa artış kaydetti. Veriler, sanayide kapasite kullanımının son altı çeyrektir geçmiş dönem ortalamasının altında seyrettiğini gösteriyor."
Karahan, ikinci çeyrekte bir miktar artan manşet işsizlik oranının üçüncü çeyrekte yatay seyrettiğini ifade ederek, geniş tanımlı göstergelerin, üçüncü çeyrekte düşüş kaydetmekle birlikte yüksek seviyesini koruduğunu söyledi.
Önceki raporda tanıttıkları ve işgücü piyasasını değerlendirirken takip ettikleri bir diğer göstergenin ise Bileşik İşgücü Piyasası Endeksi olduğunu kaydeden Karahan, işgücü piyasasına dair geniş kapsamlı bir veri setine dayanan endeksin, üçüncü çeyrekte artış göstermekle birlikte, zayıf seyrini sürdürdüğünü ifade etti.
Yılın geri kalanında dezenflasyonist görünümün korunacağını öngörüyoruz
Karahan, talep bağlamında kullandıkları bir diğer göstergenin de kartla yapılan harcamalar olduğunu ifade ederek "Kart harcamalarını, son yıllarda ödeme tercihlerindeki dönüşümü dikkate alarak, kart kullanım eğilimine göre düzeltiyoruz. Bu düzeltilmiş veriler, özel tüketimin seyriyle daha uyumlu olması açısından anlamlı." diye konuştu.
Kart harcamalarının da üçüncü çeyrekte nispeten yatay seyrettiğini aktaran Karahan, İktisadi Yönelim Anketi verilerinin de parasal sıkılaştırmanın etkisiyle iç talepte gerçekleşen dengelenme ile uyumlu olduğunu kaydetti.
Son iki ayda, dezenflasyon sürecinin yavaşladığı bir dönemden geçtik
Enflasyon görünümüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Karahan, "Son iki ayda, dezenflasyon sürecinin yavaşladığı bir dönemden geçtik." dedi.
Karahan, bir önceki Rapora kıyasla gıda fiyatlarının yıllık tüketici enflasyonuna katkısı 1,5 puan yükseldiğini aktararak, aynı dönemde diğer ana alt grupların katkısının ise enflasyonu düşürücü yönde olduğunu ifade etti.
Bu dinamikler eşliğinde, tüketici enflasyonu ekim ayı itibarıyla yüzde 32,9 oranında gerçekleşerek sınırlı bir düşüş gösterdiğini işaret eden Karahan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bildiğiniz üzere, önceki rapor döneminde enflasyon gerçekleşmeleri tahmin aralığımızın içinde seyretmişti. Son iki ayda ise enflasyon, tahmin aralığımızın üzerinde gerçekleşmiş oldu. Bu gelişmenin arka planına bakacak olursak; gıda fiyatları kaynaklı etkilerin ön plana çıktığını söylemek mümkün. Bir önceki enflasyon raporunda, olumsuz hava koşullarının gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturduğundan bahsetmiştik. Son aylarda ise arza yönelik bu risklerin gerçekleştiğini görüyoruz. Nitekim bitkisel üretim tahminleri mayıs ayındaki ilk tahminlere kıyasla aşağı yönlü güncellendi. Söz konusu gelişmelerin de etkisiyle, gıda enflasyonu son dönemde belirgin bir yükseliş gösterdi. Gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin yanı sıra, bu dönemde hizmet ve temel mal enflasyonlarında kaydedilen iyileşmeler öngördüğümüzden sınırlı oldu. Enerji grubunda ise gerileyen küresel enerji fiyatlarının olumlu etkilerini izledik. Resmi daha net görmek amacıyla gıda dışı tüketici fiyatlarına baktığımızda, enflasyonda yavaşlama eğiliminin sürdüğünü görüyoruz. Bununla birlikte, aylık ortalamalar öngördüğümüzden yüksek seyrediyor."
Sıkı duruşumuzla ana eğilimdeki düşüşün devamını sağlamakta kararlıyız
Karahan, enflasyonun yakın dönemdeki seyrini anlayabilmek amacıyla ana eğilim göstergelerindeki gelişmeleri takip ettiklerini kaydetti.
Son üç aydaki yıllıklandırılmış ana eğilimi hesaplandığında takip edilen altı göstergenin ortalamasının yüzde 28’li seviyeler olduğuna vurgu yapan Karahan, şunları söyledi: "Tahmin performansı görece daha iyi olan medyan enflasyon ise ana eğilimin yüzde 27 civarında olduğunu ima ediyor. Bu seviyeler mevcut tüketici enflasyonu seviyesi olan yüzde 32,9’un altında olsa da bize dezenflasyon sürecinin yavaşladığını gösteriyor. Diğer taraftan, tasarım gereği daha uzun vadeye yönelik olan ve tek seferlik etkileri dışlayan trend enflasyon göstergesinde, sınırlı da olsa bir gerileme eğilimi olduğunu görüyoruz."
TÜFE’deki gruplar bazında temel mallara bakıldığında, ikinci çeyrekte yaşanan Türk lirasındaki değer kaybının, enflasyon üzerindeki etkisinin zayıfladığını aktaran Karahan, "Sıkı duruşumuzla ana eğilimdeki düşüşün devamını sağlamakta kararlıyız." ifadesini kullandı.
Beklentiler halen enflasyon tahminlerimizin üzerinde
Karahan, mevsimsel etkilerden arındırılmış verilerin aylık kira enflasyonunda bir süredir yüzde 4 civarında yatay bir seyre işaret ettiğini ifade ederken son birkaç aydır bu eğilimin yerini daha düşük oranlı artışlara bıraktığını aktardı.
Yıllıklandırılmış son üç ay kira enflasyonunun eğiliminin yüzde 51 düzeyinde olduğunu ifade eden Karahan, bu eğilimin, mevcut yıllık kira enflasyonunun yaklaşık 15 puan altında olduğunu ve kira enflasyonunun gerilemeye devam edeceğini gösterdiğini kaydetti.
Bakmadan Geçme