Bakan Şimşek, 'Türkiye'nin borcu düşük ve bu bize büyük bir fırsat sunuyor'
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e Batman Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verildi. Şimşek, Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen Küresel Meydan Okumalar ve Türkiye konulu konferansta yaptığı konuşmada, fahri doktora ünvanının baba ocağındaki üniversiteden gelmiş olmasının kendisi için çok değerli olduğunu söyledi.
Küresel ekonomide karşı karşıya oldukları en önemli sorunların başında ticarette korumacılık geldiğini kaydeden Şimşek, 2008-2009 yılında dünyanın büyük bir finansal kriz yaşadığını, o kriz sonrası ticarette korumacılığın başladığını, 2025'te bunun zirveyi bulduğunu belirtti.
Bu beraberinde ticaret politikalarında, ticarette, küresel ticarette büyük bir belirsizlik doğurduğunu, küresel ekonomi politikaları belirsizlik endeksinin zirveyi bulduğunu vurgulayan Şimşek, hegemon güç ile yükselen güç arasında jeo stratejik bir rekabetin olduğunu bildirdi.
Çin'in 40 yıl boyunca yıllık yüzde 10 civarında büyüyerek hızlı bir şekilde dünyada yükselen bir güç merkezine, bir ekonomiye dönüştüğünü, ABD'nin yüzde 22 olan küresel imalat sanayisindeki payının şimdi yüzde 16'nın, Avrupa Birliği'nin de yüzde 25'lerden, yüzde 16'nın altına, Japonya'nın yaklaşık yüzde 14'ten yüzde 5'e düştüğünü aktaran Şimşek, imalat sanayi ürünlerinin ihracatında da Çin'in zemin kazanırken genel anlamda batının zemin kaybettiğini anlattı.
Şimşek, şöyle konuştu: "Türkiye'nin bu küresel ticaret savaşlarında durumu ne biz göreceli olarak daha dayanıklı bir durum arz ediyoruz. Ticaretimizin yüzde 62'si serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu Avrupa Birliği ve genelde yakın coğrafyaya gidiyor. Bir de tarihi yani dostane ilişkilerimizin olduğu veya bize yakın olan komşu ülkelere ticaretimizi de ihracatımızı da kaile alırsanız ihracatımızın yüzde 80-85'i dost, yakın ve kural bazlı serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkelere gidiyor. Bu ne anlama geliyor? Eğer bu kural bazlı ilişkilerden farklı bir yöne doğru gitmeyeceksek bizim ihracatımız nispeten daha korunaklı. Biz ne yapıyoruz hükümet olarak bu dönemde yakın coğrafyamızla bağlantısallığı arttırıyoruz. Aslında yeni yollar inşa ediyoruz. Mesela Çin'den diyelim ki İngiltere'ye kadar orta koridorun en önemli geçiş güzergahlarından birisi Anadolu'dur. Biz bunu inşa ediyoruz. Körfez'den bütün o bölgeyi Türkiye'ye bağlayacak yeni bir kalkınma yolu. Yani Irak'tan geçiyor. 1200 kilometrelik demiryolu ve otoyol projesinde Cumhurbaşkanımız liderlik yaptı ve şu anda o konuda ilerleme var. Yeni serbest ticaret anlaşmalarını yapıyoruz. Mesela Körfez ülkeleriyle müzakereler epey ilerledi. Mevcut ticaret anlaşmalarımızın kapsamını, kamu alımlarını, hizmetleri ve tarımı da içerecek şekilde genişletmeye çalışıyor. Mesela Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesinden kastımız da bu. Bizim Avrupa Birliği ile ticaretimiz yıllık 230 milyar dolar ve Gümrük Birliği güncellenirse belki önümüzdeki 10 yılda çok rahat bir şekilde 400 milyar dolara çıkmış olacak. Dolayısıyla ülkemiz hem nispeten hazır hem de yatırım yapıyor. Asya'dan bir ürünün çıkıp mesela büyük bir pazar olan Avrupa'ya gelmesi Ümit Burnu üzerinden yani Güney Afrika'nın oradan geçerseniz 45 gün alıyor. Süveyş Kanalından giderse 35 gün. İnşa ettiğimiz orta koridor kullanırsanız 18 günde, kalkınma yolunu kullanırsanız 25 günde yani çok daha rekabetçi çok daha avantajlı ve bunun sayesinde Türkiye'yi biz bir merkeze bir üsse dönüştürüyoruz. Ticarette korumacılığın olduğu bir dönemde iç talebin büyümeyi beslediği ve hizmet ihracatının önemli büyüklükte olduğu ülkeler daha ön planda çıkıyor. Türkiye'de onlardan biri."
Türkiye'nin borcunun düşük olduğunu, bunun büyük fırsat sunduğunu belirten Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çünkü bizim ortaya çıkacak fırsatları değerlendirmemiz için bir yapısal dönüşümden geçmemiz lazım. Bu yapısal dönüşüm için kaynağa ihtiyaç var. İşte borcun düşük olması, bütçe açığının düşük olması bu kaynak anlamında Türkiye'nin elini güçlendiriyor. Türkiye'nin hane halkının borcunun milli gelire oranı yüzde 10. Yani bütün vatandaşlarımızın borcunun milli gelire oranı yüzde 10. Bu düşük. Bu ne anlama geliyor, enflasyonu düşürdükçe finansal koşullar elverişli hale gelecek. Yani faizler de düşecek. Düşüyor.
Bunun sayesinde 2010'lu yılların veya bundan 10 yıl önce olduğu gibi daha çok kişi erken aşamada konut ve araba sahibi olabilecek. Çünkü daha uzun vadeli, daha uygun koşullarda finansmana erişecek.
Borç düşük olduğu için bu süreç Türkiye'nin hızlı büyümesinin önünü açacak. Yani Türkiye çok daha hızlı büyüyecek. Çünkü bu sorunların temelinde dünyada büyümenin yavaşlaması geliyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu sorun yaşlanan nüfus. Bu çalışma çağındaki nüfusun azalması demek. Türkiye bu anlamda hala bir fırsat penceresine sahip. Önümüzdeki 8-10 yıl içerisinde Türkiye'nin çalışma çağındaki nüfusu artmaya devam ediyor."
Türkiye'nin turizmde ve sağlıkta büyük bir başarı sağladığını, yenilenebilir enerjiye önem verdiklerini dile getiren Şimşek, memleketin güneşini, rüzgarını, suyunu, jeotermal kaynaklarını enerjiye dönüştürdüklerini, Türkiye'nin dışa bağımlılığını azalttıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 23 yılda 10 bin 661 sulama projesine 90 milyar dolar aktarıldığına dikkati çeken Şimşek, şunları aktardı: "Türkiye'nin jeostratejik önemi sadece coğrafi konumundan gelmiyor. Türkiye'nin tarihi birikiminden geliyor. Ama bir o kadar da tabii ki takdir etmemiz lazım Cumhurbaşkanımızın duruşundan geliyor. Batıyla makul ilişkiler, Suriye'de istikrarın sağlanmasına yönelik çabalar.
Suriye'de biz bütün kesimleri kucaklayan demokratik, bir üniter yani birliğini korumuş bir istikrarlı bir komşu istiyoruz. Gazze'de ateşkesin devamı büyük bir yani insanlığın hakikaten utanç duyduğu bir soykırım, bir katliam yaşandı. Dolayısıyla bu ateşkesin devamı bölge açısından çok değerli. Azerbaycan-Ermenistan arasında bir barış süreci var. Türkiye bu anlamda önemli bir istikrar ve çok güçlü bir liderin hakim olduğu ama gerçekten yakın coğrafyamızda barış ve huzuru temin etmeye yönelik de muazzam çaba içerisinde olduğu bir ülke. Bu herkes tarafından takdir ediliyor."
Huzur ve istikrar olduğu zaman refah artışı olur
Terörsüz Türkiye sürecine değinen Şimşek, terörle mücadeleye Türkiye'nin 2 trilyon dolar kaynak harcadığını belirtti.
Bakan Şimşek, şunları kaydetti: "Düşünün 2 trilyon doları ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine harcasak önümüzdeki 50 yılda Türkiye'yi kim tutar, bu bölgeyi kim tutar? Yakın coğrafyamız bu çatışmalardan, gözyaşından hak ettiğinden fazlasını çekti. Artık bu bölgede özellikle Türkiye'nin örnek teşkil ederek önemli bir sorunu barış ve kardeşlik içerisinde çözmesi ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bütün bölge için umut, bölgesel entegrasyon anlamına geliyor. Bölgenin bir bütün olarak kalkınması ve gelişmesi demek çünkü bölgede yani topraklar bereketli insanlar çalışkan. Huzur ve istikrar olduğu zaman refah artışı olur. Türkiye'nin yeni büyüme motorları Doğu ve Güneydoğu olacak. Altyapıya yatırım yaptık. Havaalanları yaptık. Türkiye'de en yüksek teşviki özel sektöre bu bölgelere verdik ama maalesef terörün yarattığı belirsizlik nedeniyle bu bölgeye yatırım sınırlı kaldı. Özel sektörden bahsediyoruz. Devlet elinden geleni yaptı, yapmaya devam etti. Ama özel sektör yatırımları şimdi filizlenmeye başladı, güçlenmeye başladı. Bu bölgemizde nüfus genç. Beşeri sermaye varsa, teşvik varsa, altyapı varsa geriye finansal sermaye, özel sektör girişimciliği kalıyor. Şu anda 2-3 organize sanayi bölgesi inşa ediyoruz. Yoğun da talep var ve ben inanıyorum ki Batman Türkiye'nin önemli üretim üstlerinden biri haline geldi. Terörsüz Türkiye ile birlikte kişi başına gelirde GAP ve DAP bölgesinde Türkiye ortalamasının iki katına çıkacak. Ve arayı hızla kapatacak. Nasıl ki biz Avrupa ile arayı kapatıyorsak Doğu ve Güneydoğu'da Türkiye'nin gelişmiş bölgeleri ile parayı kapatacak. Neden, çünkü her şey hazır ondan."
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde uyguladıkları makro ekonomik istikrar ve reform programına değinen Şimşek, programın birinci yıl önceliğinin hayat pahalılığıyla mücadele, ikincinin de bütçede dengelerin iyileştirilmesi, üçüncüsünün de dış denge olduğunu anlattı.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, şunları kaydetti: "Yapısal dönüşümde önceliğimiz yani sanayide dönüşümüz, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, üretken altyapı. Bu programın hedefi milli geliri ve ekonomiyi büyütmek ve daha adil gelir dağılımını sağlamak. Daha adil paylaşımı sağlamaktır. Enflasyon düşünce gelir dağılımı iyileşecek. Yüksek enflasyon gelir dağılımını bozuyor. Şimdi bu programın üç evresi vardı. İki evresini geride bıraktık. Üçüncü evreye girdik. Üçüncü evre demek enflasyonun tek haneye inmesi önümüzdeki iki yılda. Bütçe açığının kalıcı bir şekilde milli gelir oranı yüzde 3'ün altına düşmesi yani masraf kriterini tutmamız. Cari açığın kalıcı bir şekilde yüzde 1'in altına düşmesi. Rekabet gücümüzü, verimliliğimizi arttırıp dünyadaki fırsatlardan maksimum düzeyde yararlanmak. İlk iki evreyi başarıyla geride bıraktık. Şimdi hayat pahalılığıyla mücadele, para politikası, maliye politikası sıkı, gelirler politikası destekleyici, biz kamunun belirlediği fiyatları hedefe göre belirliyoruz ve bir de konut arzını arttırıyoruz, gıda arzını artıracak adımlar atıyoruz. Yani arz yönlü tedbirlerle de enflasyonla mücadele ediyoruz. Şimdi küresel koşullar da daha elverişli hale geldi. Doların zayıf olması bizim ülkemizin lehine çünkü biz hammaddeyi dolarla alıyoruz. Ağırlıklı olarak malları yani nihai malı avro cinsinden Avrupa'ya satıyoruz. Dolayısıyla avronun değer kazanması dolara karşı bizim lehimize. Petrol fiyatları son yıllarda düşüyor. O da bizim lehimize çünkü biz büyük ithalatçıyız. Risk iştahı yani gelişmekte olan ülkelere para akışı yükseliyor. Bakın enflasyon 2022'de yüzde 85'le zirveyi bulmuş, yüzde 64'le yılı kapatmış. 2023'te programın ilk dönemi enflasyon aynı düzeyde kalmış sonra geçen sene yüzde 44'e düştü, şimdi yüzde 31'e, hedefimiz gelecek sene yüzde 20'nin altına, bir sonraki senede tek haneye düşürmek."
Bütçede disiplini yakaladıklarını anlatan Şimşek, "Bütçe açığımız uzun süre düşüktü milli gelire oranla. Deprem nedeniyle 90 milyar dolar para harcadık şimdiye kadar ve o bütçe açığımızı artırdı ama tedbir aldık. Şimdi bütçe açığını da düşürüyoruz ve gerçekten de tasarruf sağlıyoruz. Kamuda taşıt kullanımı, binalar, yani bunların kiralanması, satın alması, haberleşme giderleri, seyahat giderleri, enerji giderleri, kırtasiye giderleri, demirbaşlar, bunların hepsi tasarruf tedbirleri kapsamındadır. Bu Cumhurbaşkanımızın bu tasarruf tedbirleri öncesinde bu kalemlerin bütçe içindeki payı yüzde 4.6'ydı, şimdi yüzde 3'e düştü. Üçte bir oranında tasarruf sağladık demek. Muazzam bir tasarruf çabası." ifadelerini kullandı.
"Reformlar yapacağız. Şeffaflığı, hesap verilebilirliği, rekabeti artırmak için kamu ihale reformunu gibi birçok reform gündemimizde. Yine dış dengede sürdürülebilirlik bizim için önemli." diyen Şimşek, şunları kaydetti: "Eskiden yüksek cari açık veriyorduk. Milli gelir 100 ise yaklaşık 4 lira neredeyse açık veriyorduk. Şimdi bu açık yüzde 1-1,5 civarına kadar düştü. Aslında tasarruf amaçlı alınan altını, ithal ettiğimiz altını dışarıda bırakırsak, cari açık önemli ölçüde sorun olmaktan bu anlamda bir endişe kaynağı olmaktan çıktı ve bizim dış finansman ihtiyacımız milli gelire oran olarak düşüyor. Büyüme yükseliyor önümüzdeki senede ve işsizlik 30 aydır tek hanede. Bu büyüme genelde 'hızlı büyüyeceğiz' dediği zaman 'enflasyon yükselecek' diyorlar. Yok. Bu büyüme verimlilik artışından gelen büyüme olduğu için enflasyon inşallah yaratmayan bir büyüme tarzı olacak. Ülkemizin bilançosunu yani devletin bilançosunu 2-2,5 yılda 265 milyar dolarlık iyileştirme yaptık. Bunun 143 milyar doları koşullu yükümlülükleri azalttık, 127 milyar doları da rezerv artışı olarak. Yani rezerv artışı, artı KKM'deki çıkış topladığınız zaman neredeyse 265-270 milyar dolara denk geliyor. Bilançoda iyileşme var. Bu nedenle Türkiye'nin risk primi düştü. Yani Türkiye'nin dışarıdan daha ucuza kaynak bulabiliyor. Bize benzer ülkelerde risk primindeki düşüş 55 baz puan, Türkiye'de neredeyse bunun 9-10 katı, yani 491 baz puan. Risk priminin düşmesi demek küresel finansa erişim daha ucuza demektir. Kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu artırdı. İki kademe, üç kademe artırdılar."
Türkiye'nin kalkınma sürecine değinmek istediğini ifade eden Şimşek, şöyle dedi: "Reel olarak Türkiye ekonomisi son 23 yılda nereden nereye geldi? Diğer ülkelerle karşılaştıralım. 'Reel' olarak demek 'sabit fiyatlarla' demek. İçinde enflasyon yok. Enflasyon etkisi yok. Şimdi 2002 yılını 100 alın, Türkiye ekonomisi 100'den 312'ye çıkmış. Yani tabiri caizse İki kattan fazla büyümüş, üçe katlanmış. Peki bu dönemde gelişmekte olan bize benzer ülkeler ne yapmış? 100'den 298'e çıkmış. Cüzi bir göreceli iyi performans var ama Çin ve Hindistan gibi kıta büyüklüğündeki nüfus anlamında ülkeleri çıkartırsanız bize benzer ülkeler yani bizim boyutlarımızdaki ülkeler 100'den 221'e çıkmış. Biz ise 100'den 312'ye çıkmışsınız. Performansı görüyorsunuz. Mesela bu dönemde Avrupa Birliği 100'den 138'e çıkmış. Dünya ise 100'den 213'e çıkmış. Dolayısıyla dünya ile arayı kapatmışız. Avrupa Birliği ile arayı kapatmışız. Bakın Türkiye'nin dolar bazında milli geliri 238 milyar dolardı, bu sene 1.6 trilyon dolara yaklaşacak. Dünya ekonomisi de bu dönemde büyümüş ya ama biz daha hızlı büyüdüğümüz için dünya ekonomisi 100'se 2002'de bizim payımız yüzde 0.7'ymiş. Şu anda bizim payımız neredeyse 2'ye katlanmış ve 1.3'e çıkmış. Bunlar reel rakamlar. Kaynak da dediğim gibi IMF. Dünya ekonomisindeki sıralamamız. 2002 yılında dünyanın en büyük 21. ekonomisiymişiz cari dolar kuruyla. Şu anda 16. büyük ekonomisi. 'Satın alma gücü paritesi' diye bir konsept var. Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisiyken 11. en büyük ekonomi haline gelmiş. Dünyada 8 ülke bütün komşularının toplamından daha büyük ekonomiye sahip. Türkiye'nin ekonomisi yaklaşık 1.6 trilyon dolar. Bizim 8 komşumuz var. Komşuların hepsinin toplamından daha fazlayız. Çünkü 8 komşumuzun ekonomi büyüklüğü 1.3 trilyon dolar. 2002 yılında Avrupa Birliği'nin kişi başı milli geliri 100 avro ise bizimki 38 avroydu. Şu anda Avrupa Birliği 100 avroysa bizimki 72 avroya çıktı. İhracattaki payımız da aynı şekilde arttı. Dünyaya daha çok mal satıyoruz. Türkiye büyük bir imalat sanayi üstü. Dünyanın imalat sanayinde en büyük 14. ekonomisi. Yani sanayi üretiminde en büyükler arasındayız. Organize sanayi bölge sayısı 192'den neredeyse 2'ye katlanmış 371'e çıkmış ama fabrika sayısı 11 binden 68 bine çıkmış. Yani neredeyse 7'ye katlanmış. Şimdi diyorlar ya her şeyi sattılar. Bir şey kalmadı diyorlar. Bakın Türkiye'de fabrika sayısı hiçbir yere gitmemiş. 11 bin fabrikamız varmış. Şu anda neredeyse 70 bin fabrikaya yaklaşmışız. Yine sanayide istihdam 400 binden 2.7 milyona çıkmış. Sadece sanayide değil, hizmetlerde de dünyada ilk 20'deyiz. Eğitim, sağlık, finans, turizm bir hizmettir. Dünya turist sıralamasında 20. sıradan 4. sıraya çıktık. Dünyanın en büyük turizm destinasyonlarında ilk 5'e girdik. Önümüzdeki 10 yılda küresel turizmin küresel ekonomiye katkısı 11-12 trilyon dolardan 16-17 trilyon dolara çıkacak. Sağlık turizminde büyük potansiyelimiz var. 50 uluslararası akredite olmuş hastanemiz var ve dünya sağlık turizminde en büyük ülkelerinden birisiyiz. İnşaat sektöründe dünyada Çin'den sonra büyükler liginde ikinci sıradayız. Önümüzdeki 10 yılda eğer bölgemizde savaş değil, barış hakim olursa ve bölge yeniden inşa edilecekse bizim bölgemizde önümüzdeki 10 yılda 1 trilyon dolarlık yeniden inşaat fırsatı olacak. Dünya dizi ihracatında 3. sıradayız."
Bütçenin önemli bir kısmını eğitime harcadıklarını anlatan Şimşek, eğitim, sağlık ve altyapı alanında yapılan yatırımları aktardı.
Rektör Prof. Dr. İdris Demir de programda bir konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından Bakan Şimşek'e, Rektör Prof. Dr. Demir üniversite senatosunca verilen fahri doktora belgesini takdim etti, cübbesini giydirdi.
Programa, Batman Valisi Ekrem Canalp, AK Parti Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Zekeriya Kaya, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ekrem Doğan, siyasi parti temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Şimşek, daha sonra Batı Raman Kampüsünde yapımı tamamlanan Batman Üniversitesi Camisi'nin açılış törenine katıldı.
İl Müftüsü Ahmet Durmuş'un yaptığı duanın ardından Şimşek ve beraberindekiler, açılış kurdelesini kesti, camiyi gezdi.
Bakmadan Geçme