Metropolde köy hayatı
Megakentin mahalle statüsüne geçen köylerinde yaşayan İstanbullular, bir yandan çiftçilik, hayvancılık ve arıcılık gibi faaliyetleri sürdürürken diğer yandan kent hayatının trafik, hava kirliliği, nüfus yoğunluğu gibi negatif yönlerinden etkilenmiyor.
Türkiye'nin en kalabalık şehrinde, nüfusun çoğunluğu eğitim ve iş imkanı olanakları ile kültür sanat faaliyetlerinden faydalanmak amacıyla iç içe geçmiş betonarme binalarda, başta trafik, otopark, sınırlı yeşil alan, toplu taşıma ve kirli hava sorunuyla yaşamak zorunda kalıyor.
Kısa da olsa temiz hava almak, toprağa basmak, kuş sesleri eşliğinde piknik yapmak, eşsiz Boğaz manzarasını görmek, ağaçlara dokunmak isteyenler, hafta sonları ve resmi tatillerde ortalama bir saatlik yolculuktan sonra kentte köy hayatının sürdüğü bazı mahallelere gidiyor.
Buralarda yaşayan şanslı bir azınlık ise birçoklarının huzurla yaşamayı hayal ettiği mahallerinde yer alan bahçeli müstakil evlerinde köy kültüründe hayatını idame ettiriyor.
Çekmeköy'e bağlı 250 haneli 850 nüfuslu Hüseyinli bu mahallelerden yalnızca biri. Yaşadığı yeri içselleştiren mahalle sakinleri yaşadıkları Hüseyinli'den 'köyümüz' diye bahsediyor. Yeşil doğasıyla dikkati çeken mahallede yaşayanların kimisi çiftçilik ve hayvancılık yapıyor, kimisi ise mahalle dışındaki fabrika ve iş yerlerinde çalışıyor.
Çiftçiler mahallenin ovasındaki arazilerine buğday, yulaf ile mısır gibi tahıl ürünleri ekiyor, bazı mahalleli büyükbaş hayvan, mavi yumurta veren tavuk, hindi ve kaz besliyor. Bahçelerindeki ağaçlardan meyve, bostan veya seralarından sebzelerini topluyor.
Mahalle sakinleri, şehirde yaşayanların aksine arıtma ve damaca suyu değil, ormanın içinden mahalleye bağlanan kaynak suyu çeşmelerinden ihtiyaçlarını karşılıyor. Mahallenin girişindeki fırında ise haftada iki gün pişirilen Karadeniz'e ait meşhur köy ekmekleri satışa sunuluyor.