İmzalar TÜRKSAT 7A için atıldı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, TÜRKSAT'ın öncülüğünde düzenlenen 'Bağlantısallığın Yeni Çağı Forumu'nun açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Bakan Uraloğlu konuşmasında, uzayın yalnızca bilimsel keşiflerin değil, aynı zamanda küresel güç dengelerinin ve stratejik üstünlüklerin yeniden tanımlandığı bir arena haline geldiğini vurguladı.

Kahramanmaraş, 20 Haziran 2025-

Uydu teknolojilerinin, modern savaşların seyrini değiştiren kritik bir unsur olarak öne çıktığına dikkati çeken Uraloğlu, 'Artık savaşlar yalnızca karada, havada veya denizde değil, adeta uzayda kazanılıyor. Uydular, istihbarat toplama, gerçek zamanlı iletişim, hedef tespiti ve lojistik koordinasyon gibi alanlarda devletlere eşsiz bir üstünlük sağlıyor.' açıklamasında bulundu.

Uzayda güçlü bir varlık göstermek küresel rekabet gücümüzün bir gereğidir

Devam eden İsrail-İran çatışmasından örnek veren Uraloğlu, uydu tabanlı gözetleme ve iletişim sistemlerinin, stratejik karar alma süreçlerinde hayati bir rol oynadığına dikkati çekti. Uydular aracılığıyla toplanan verilerin, hassas hedef tespitinden hava savunma sistemlerinin koordinasyonuna kadar savaşın her aşamasında belirleyici bir avantaj sunduğunu dile getiren Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: 'Bu, bize uzay teknolojilerinin ulusal güvenlik ve savunma açısından ne denli kritik olduğunu açıkça gösteriyor. İşte bu nedenle, Türkiye olarak uzayda güçlü bir varlık göstermek, sadece teknolojik bir hedef değil, aynı zamanda milli güvenliğimizin ve küresel rekabet gücümüzün bir gereğidir.'

1957'de Sovyetler Birliği'nin Sputnik 1 uydusunu fırlatmasıyla başlayan uzay çağından, 1962'de Telstar'ın televizyon yayınlarını Atlantik ötesine taşımasına kadar, uzayın her zaman insanlığın sınırlarını zorlayan bir alan olduğunu söyleyen Uraloğlu, Türkiye'nin ise bu yolculuğa 17 Mayıs 1865'te Osmanlı Devleti'nin Uluslararası Telekomünikasyon Birliği'nin kurucu üyelerinden biri olarak attığı adımla başladığını anımsattı. Uraloğlu, 'Telgraf hatlarıyla temeli atılan bu serüven, 129 yıl sonra 1994'te TÜRKSAT 1B uydusuyla uzayın sınırsız potansiyeline kucak açmış, TÜRKSAT 1C, 2A, 3A, 4A, 4B, 5A, 5B ve en son 6A ile bu vizyonu daha da ileri taşımıştır.' şeklinde konuştu.

Bağlantısallık, yeni çağın anahtarıdır

Yalnızca üretmenin yetmediğini, dünyayla kesintisiz ve güvenli bir biçimde bağlantıda kalmak gerektiğini ifade eden Bakan Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: 'Ekonomiler, toplumsal yapılar, kamu hizmetleri, güvenlik ve kalkınma modelleri artık bağlantı kapasitesiyle doğrudan ilişkili. Bu nedenle bağlantısallık, yeni çağın anahtarıdır ve bugün ticaretin, eğitimin, sağlığın, kamu yönetiminin ve hatta sosyal yaşamın temel taşı hline gelmiştir. Hem bireylerin hem de bütün devletlerin dijital dünyaya entegre olduğu bir dönemde bu altyapının güçlü, güvenilir ve yaygın olması hayati önemdedir. Bu noktada ayrıca bağlantısallığın yalnızca bir teknolojik gereklilik olmadığını, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm aracı olduğunu da vurgulamak isterim.'

5G teknolojisi ve yüksek hızlı uydu sistemleri sayesinde, kırsal bölgelerdeki bir öğrencinin artık dünyanın en iyi eğitim kaynaklarına erişebildiğini; bir girişimcinin küresel pazarlara anında ulaşabildiğini belirten Bakan Uraloğlu, 'Sağlık sektöründe, teletıp uygulamalarıyla hastalar, coğrafi engeller olmaksızın uzman doktorlarla iletişim kurabiliyor.' dedi.

Milli bekanın kilit unsuru Türksat

15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminde Türksat'ın Gölbaşı Yerleşkesi'ne yapılan saldırının, söz konusu kurumun stratejik önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Bakan Uraloğlu, 'O gece, Türksat çalışanlarımız Ahmet Özsoy ve Ali Karslı'nın kahramanca duruşu sayesinde yayınlar aksamamış, Sayın Cumhurbaşkanımızın milletimizi meydanlara çağıran mesajı ekranlara ulaşmış ve millet iradesi korunmuştur. Bu olay, Türksat'ın yalnızca bir teknoloji şirketi değil, aynı zamanda milli bekamızın kilit bir unsuru olduğunu göstermiştir.' dedi.

Bir ülkenin yüksek teknolojiye sahip olmasının ve milli teknolojiyle uydu üretmesinin, yalnızca teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda küresel arenada bir meydan okuma olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, 'Bu, bir milletin bilgi birikimi, mühendislik kapasitesi ve yenilikçi ruhunun somut bir göstergesidir. Milli teknolojiyle uydu üretmek, sadece gökyüzüne bir cihaz göndermek anlamına gelmez; bu, bir ülkenin kendi kaderini tayin etme iradesini, bağımsızlığını ve geleceğe yönelik vizyonunu tüm dünyaya ilan etmesidir.' dedi.

TÜRKSAT 6A ile birlikte önemli bir eşiği geçtiklerinin altını çizen Uraloğlu, yüzde 80'in üzerinde yerlilik oranıyla ve 84 yerli ekipmanla üretilen TÜRKSAT 6A'yı hizmete alarak, Türkiye'yi haberleşme uydusu tasarlayıp üretebilen dünyadaki 11 ülke arasına taşıdıklarını kaydetti. Bunun, Türkiye'nin mühendislikte geldiği noktayı göstermesinin yanı sıra, Türkiye'nin teknolojik bağımsızlığına atılmış tarihî bir adım olduğunu da dile getiren Uraloğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:

Sırada TÜRKSAT 7A Var

Sırada TÜRKSAT 7A olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, 'Bugün, bu anlamlı forumun ardından, Bakanlığımıza bağlı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Araştırmaları Merkezi Başkanlığı (UDHAM) ile TÜRKSAT arasında, yeni nesil haberleşme uydumuz TÜRKSAT 7A'nın yapım sürecine yönelik finansman desteğini kapsayan bir protokol de imzalayacağız. Bu protokol, TÜRKSAT 7A'nın geliştirilmesinde Bakanlığımızın sağlayacağı katkının çerçevesini çizerek, projenin sağlam bir zeminde ilerlemesini temin edecek.' dedi.

TÜRKSAT 7A projesinin, 42 derece Doğu yörüngesinde görev yapan TÜRKSAT 3A uydusunun tasarım ömrünün sona yaklaşması nedeniyle başladığını belirten Bakan Uraloğlu, '2029 yılında hizmete almayı planladığımız bu uydumuz daha yüksek veri kapasitesi, daha güçlü kapsama alanı ve esnek kaynak yönetim kabiliyetiyle, 7A uydusu Türkiye'nin dijital gelecek vizyonunun taşıyıcısı olacaktır. Hizmete alındıktan sonra ülkemizin uzaydaki bağımsızlığının güçlü bir simgesi olarak varlığını sürdürecektir.' diye konuştu.

Bakan Uraloğlu, geleceğin; veriyi daha hızlı iletenin, daha geniş kapsama alanlarına ulaşanın, daha güvenli bağlantılar kuranın olacağını söyledi. Uraloğlu, bu nedenle iletişim altyapısına yapılan her yatırımın hem bugünün hem geleceğin rekabet gücüne, güvenliğine ve refahına yapılan yatırım olduğunun da altını çizdi.

Uyduların; özellikle geniş coğrafyaya sahip, afet riski bulunan ve hizmet eşitsizlikleri yaşanabilen bölgelerde eşitlikçi bir kalkınma aracı olarak da kullanıldığına dikkati çekerek, 'Ücra bir köydeki öğrencinin de şehirdeki bir sanayi tesisinin de kesintisiz iletişim hakkı uydu sistemleri sayesinde güvence altına alınıyor. Bu nedenle uydu haberleşmesi, AK Parti Hükûmetlerimiz açısından öncelik alanıdır. Yalnızca kamu yatırımlarıyla değil, özel sektörün Ar-Ge gücüyle, üniversitelerimizin bilgi birikimiyle ve uluslararası vizyonla bu alanı stratejik bir eksene oturtmak istiyoruz.' ifadelerini kullandı.


Açılış konuşmalarının ardından Türksat 7A Projesi İş Birliği Protokolü İmza Töreni Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, UDHAM Başkanlığı ve Türksat A.Ş. tarafından gerçekleştirildi.

Bakmadan Geçme