Her türlü senaryoya hazırlıklıyız
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yola revan oldukları ilk günden beri mücadelelerine omuz veren tüm dava arkadaşlarına, AK Parti'nin 11 milyonu aşan her bir üyesine, neferine sevgi ve saygılarını sundu.
Kahramanmaraş, 18 Haziran-
Meclis Başkanlığı görevine, ittifak ortaklarının da desteğiyle ikinci kez seçilen yol ve dava arkadaşı TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'u tebrik eden Erdoğan, Meclis Başkanlık Divanı'nda, komisyonlarda ve grup yönetiminde yeni görev alan veya görevlerine devam eden milletvekillerini kutladı.
İslam dünyası olarak, ortak bir hissiyatta buluştukları bir mübarek bayramı daha geride bıraktıklarını anımsatan Erdoğan, 'Gazze'de 620 gündür yaşanan soykırım ve katliamlar sebebiyle yine buruk geçirdiğimiz Kurban Bayramınızı da bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum. Cenabıallah'tan bizleri, özellikle de Filistinli kardeşlerimizi, gönül huzuruyla karşılayıp uğurlayacağımız bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum. Milletvekillerimizden ve kabine üyelerimizden hac farizasını yerine getiren arkadaşlarımızın ibadetlerinin makbul ve mebrur olmasını, diliyorum.' ifadesini kullandı.
AK Parti teşkilatları bayramda tam kadro sahadaydı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayram günlerinin, insanlığın dostluğu, kardeşliği, milli ve manevi değerleri en güçlü biçimde yaşadığı ve yaşattığı günler olduğunu belirtti.
Bayramların ayrıca yardımlaşma ve paylaşma duygularının yanı sıra, milletçe birlik ve beraberliğin de perçinlendiği müstesna zaman dilimleri olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Şunu evvelemirde büyük bir memnuniyetle ifade etmek durumundayım. AK Parti teşkilatlarımız ve belediyelerimiz, maşallah, her bayramda olduğu gibi Kurban Bayramı'nda da yine tam kadro sahadaydı. Milyonlarca üyemizle bayramlaşma programları ve ziyaretlerle kardeşlik atmosferini güçlendirirken, sevgi, merhamet ve hoşgörünün kalplerde çoğalmasını sağladık. Belediyelerimizle ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalarak yetimlerin, öksüzlerin, gariplerin elinden tutarak kardeşlik görevimizi ifa ettik. Kahraman şehitlerimizin emanetlerini ve gazilerimizi, bu bayramda da ihmal etmedik. Kırgınlıkların giderilmesi, dayanışmanın güçlenmesi, 783 bin kilometrekarelik vatan topraklarının her karışında bayramın manasına uygun şekilde idrak edilmesi için canla başla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza bu kürsüden şükranlarımı iletiyor, 'Rabb'im eksikliğinizi bu millete hissettirmesin' diye dua ediyorum.'
Bayramlarda dahi kutuplaşmayı körüklemeyi vahim hata olarak görüyoruz
Samimi bir üzüntüsünü paylaşmak istediğine dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: '86 milyonun siyasi farklılıklarını, anlaşmazlıklarını ve küskünlüklerini bir yana bırakıp muhabbetle kucaklaştığı ve helalleştiği bayram günlerinde, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırması, bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmayan bir davranıştır. İstanbul'a çöreklenmiş bir avuç haraminin güdümünden bir türlü çıkamayan ana muhalefetin durumu, bakınız esefle söylüyorum, demokrasimize de Türk siyasetine de asla yakışmamaktadır. Şayet bir 'düşman hukukundan' bahsedilecekse, asıl 'düşman hukuku' budur. Bayramlarda dahi gerilimi, kavgayı, kutuplaşmayı körüklemeyi vahim bir hata olarak görüyoruz. Şunun bir defa iyi anlaşılması gerekiyor: Toplumdan ayrışarak siyaset yapılmaz, yapılsa dahi bu siyaset tarzından ülkeye ve millete hiçbir hayır gelmez. Ana muhalefet partisi yönetimi, uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine, maalesef, içine sürüklendikleri anaforda daha fazla dibe batıyor. Arpalığa çevirdikleri belediyelerin kaynaklarıyla semirenler, ana muhalefeti yolsuzluklarına canlı kalkan yaparak, Türk siyasetini de enfekte ediyor. Türkiye'nin kronikleşmiş muhalefet açığı giderek derinleşiyor. Siyasi rakibimiz de olsa biz bu tabloyu doğru bulmuyoruz.'
Türkiye'nin ve dünyanın sıcak gündeminden kopan bir partinin, dış politika ve güvenlik başta olmak üzere milli konularda inisiyatif alamayacağının altını çizen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: 'Türkiye, tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor. Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan 'Terörsüz Türkiye' sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, işbirliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber, özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dahil, grubu bulunan tüm partilerin, bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. Hangi görüşte olursa olsun milletimizin siyaset kurumundan talebinin de bu yönde tecelli ettiğini müşahede ediyoruz. Milletimiz siyasetçilerden şahsi ikbal kavgası vermelerini değil, sorunlarıyla hemhal olmasını istiyor. Ana muhalefet partisi başta olmak üzere herkesi, bu noktada sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Meseleye bu zaviyeden bakan bütün siyasi aktörlere de şimdiden teşekkür ediyorum.'
2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildi
Erdoğan, İsrail'in, Filistin'de sürdürdüğü işgal ve katliam politikalarının, 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek, toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştüğünü söyledi.
620 gündür artarak devam eden vahşette, çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masumun hayatını kaybettiğini, 128 binden fazla kişinin yaralandığını anlatan Erdoğan, İsrail'in saldırılarının şu anda, çok daha vahim, çok daha barbarca bir boyut kazanmış durumda olduğunu bildirdi.
Yüzde 80'i enkaz halindeki Gazze'de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivilin tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildiğine dikkati çeken Erdoğan, bu yetmezmiş gibi İsrail'in, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırdığını, bomba yağdırdığını; her gün, açlıktan kıvranan yüzlerce insanı vurarak alçakça katlettiğini belirtti.
İsrail, haydutluk sahasını biraz daha genişletti
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, İsrail'in İran'daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastler düzenleyerek, haydutluk sahasını biraz daha genişlettiğini kaydeden Erdoğan, 'Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim: İran'ın, İsrail'in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında, kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır. İran; hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır.' ifadelerini kullandı.
Bu saldırıların, İran'ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlendiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: 'Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden, tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında, ne yazık ki, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları, maalesef, bu haydutluğa alenen destek vermektedir. Gazze'de, tam 620 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, şimdi ateş hızla tüm bölgemize yayılırken, yine derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir. Tekrar söylüyorum: Bu saldırganlık, bu kural tanımazlık, bu devlet terörü ve haydutluk karşısında sessiz kalmak, olan bitene özellikle rıza göstermektir.'
Kan ve utanç lekesi sadece Netanyahu'nun eline değil sessiz kalan herkesin eline bulaşmıştır
İsrail'in, bu şımarıklığına destek verenler kadar, sessiz kalanların da eline, alnına, katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanının sıçradığını ve o kan lekesinin o ellerden, o alınlardan asla temizlenmeyeceğini ifade eden Erdoğan, 'Bu kan ve utanç lekesi sadece Netanyahu'nun eline, alnına değil, sadece onu destekleyen Siyonistlerin eline, alnına değil; aynı zamanda susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, varsa vicdanına da bulaşmıştır. Hem Gazze'ye hem Suriye'ye, Lübnan'a, Yemen'e hem de komşumuz İran'a yönelik bu insanlık dışı saldırganlığın durması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya da sabırla devam edeceğiz.' değerlendirmesinde bulundu.
Tıpkı son 23 yılda karşı karşıya kalınan diğer çatışmalarda olduğu gibi İsrail'in, İran'a yönelik terör saldırılarını da çok yakından takip ettiklerini söyleyen Erdoğan, 'Bu saldırıların Türkiye'ye olası etkileri konusunda bütün kurumlarımız, ilgili bütün arkadaşlarımız teyakkuz halinde. Her türlü olumsuzluğa, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz. Bir defa şunu herkesin bilmesi lazım: Biz bakkal işletmiyoruz, dünyanın en büyük ülkelerinden birini, Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyoruz. Devlet tecrübemiz, tarihi derinliğimiz, millet olarak yüzyıllara sari birikimimiz, bu sürecin idaresinde bizim en büyük referans kaynağımızdır.' ifadelerini kullandı.
Bölgemizde huzur, barış, istikrar dışında hiçbir emelimiz, arzumuz yok
Erdoğan, 'İsrail saldırganlığının durdurulması dünya, insanlık için elzemdir. Bu yaşananlardan komşumuz İran dahil, bölgemizdeki tüm ülkeler gereken dersleri çıkarmalı.' açıklamasında bulundu.
Erdoğan, 'Türkiye, vesayet odakları ve FETÖ ihanet çetesiyle mücadele ederek, aynı zamanda siyonizmin ülkemizdeki uzantılarıyla mücadele etmiştir. Türkiye artık kendi semalarını yerli ve milli hava savunma sistemleriyle koruyan, entegre ve katmanlı bir savunma mimarisine sahip bir ülkedir. Savunma sanayiinde tam bağımsızlık hedefimize ulaşana kadar sabırla, kararlılıkla, azimle ve sağlam adımlarla ilerleyeceğiz.' dedi.
Erdoğan, 'Türkiye Cumhuriyeti, devletlerden bir devlet değildir. Kimse bizi başkalarıyla kıyaslamasın. Kimse bizi test etmeye, sınamaya, sabrımızı zorlamaya yeltenmesin.' diye konuştu.
Erdoğan, 'Bölgemizde huzur, barış, istikrar dışında hiçbir emelimiz, arzumuz yok. Biz, Orta Doğu'nun tamamında sadece işbirliği, istikrar ve güvenlik istiyoruz. Barış için samimiyetimizle çabalarız ama bize yönelik her saldırıda da tarihimizden, ecdadımızdan devraldığımız mirasla saldırgana hak ettiği cevabı veririz.' ifadelerini kullandı.