Deprem riski bulunan bölgelerde ahşap yapı önerisi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Türer, Hayat üçgeninin oluşması ahşap yapılarda daha yüksek bir olasılık. Dolayısıyla ahşap yapıların özellikle deprem bölgelerinde kullanılması birçok avantaj içeriyor, dedi.
Türer, deprem kuvvetlerinin doğrudan binanın kütlesiyle ilişkili olduğunu belirterek, hafif malzemelerle inşa edilen ahşap yapıların deprem sırasında çok daha az yüke maruz kaldığını ve bu nedenle daha yüksek dayanıklılık gösterdiğini söyledi.
Türkiye'de 1509 İstanbul Depremi sonrasında ahşap yapıların yaygınlaştığını ancak Portland çimentosunun keşfiyle çelik donatı ve betonarmenin öne çıktığını belirten Türer, 'Betonarmenin ahşap malzemeye göre 5 kat daha ağır olması ve çökme dayanımının düşük olması bazı dezavantajları getiriyor. Bizim ülkemizde olduğu gibi bazı deprem kuşağındaki ülkelerde ahşap kullanılması önemli.' açıklamasını yaptı.
Depremde hafif binalar daha az etkileniyor
Türer, yapının kütlesi azaldıkça deprem kuvvetinin ve yıkılma olasılığının düştüğünü vurgulayarak, şöyle konuştu: 'Betonarme binaların ağır olmasından dolayı yıkıldığında içindeki kişileri öldürme ihtimali var. Hayat üçgeninin oluşması ahşap yapılarda daha yüksek bir olasılık. Dolayısıyla ahşap yapıların özellikle deprem bölgelerinde kullanılması birçok avantaj içeriyor. Ahşabın esnek bir malzeme olması, dayanıklı ve hafif olması, modern mühendislik yöntemleriyle güzel tasarımlar yapılabilmesi kesinlikle avantajlara sahiptir.'
Ahşap malzeme yanmaz hale getirilebiliyor
Ahşap yapılardaki yangın riskine karşı da değerlendirmede bulunan Türer, modern mühendislik yöntemleriyle ahşap evlerin sağlıklı kullanılıp aynı zamanda yangına karşı da güvenli hale getirilebildiğini söyledi.