Bakan Tunç, 'İsrail meclisinin Gazze'yi işgal planı sözde bir plan'
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İsrail Güvenlik Kabinesinin Gazze'yi işgal planını onaylamasına ilişkin İsrail'in terör devleti olduğunu belirterek, 'İsrail Meclisinin aldığı karar, Gazze'yi işgal planı, sözde bir plan. Maalesef uluslararası hukuka aykırı.' dedi.
Kahramanmaraş, 08 Ağustos 2025-
Bakan Yılmaz Tunç, Bolu'da Gerede Adalet Sarayı temel atma töreninin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin öldüğü, 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını davasına ilişkin soru sorulan Bakan Tunç, yangınla derinden sarsıldıklarını, konuyla ilgili adli süreçlerde Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca etkin soruşturma yapıldığını, yargılamanın devam ettiğini söyledi. Eylülde devam edilecek davayla ilgili yargının sonuna kadar araştırma ve soruşturma yaptığını vurgulayan Bakan Tunç, teknik bilirkişilerin ve uzmanların raporlarını verdiğini kaydetti.
Yangın sonrasında özellikle ana muhalefet liderinin talihsiz beyanları olduğunu, soruşturmayla ilgili dezenformasyon içeren birtakım bilgiler yayıldığına, soruşturmanın etkin sürmesi için hızlı şekilde adli soruşturma başlatıldığını belirten Adalet Bakanı Tunç, 'İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) bilirkişiler görevlendirildi, bölgede inceleme yaptılar, raporlarını oluşturdular ve adliyeye teslim ettiler. Cumhuriyet Başsavcılığı da bu raporlar ışığında belirlenen şüphelilerle ilgili kamu davası açtı.' ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, İTÜ'nün etkin bilirkişi incelemesi yaptığını, bu rapor doğrultusunda da sorumluların belirlendiğini aktararak şöyle devam etti: 'Otel yöneticileri, otel çalışanları da var içerisinde. Otel sahipleri, Bolu Belediyesiyle ilgili kusurlu bulunanlar ve Bolu İl Özel İdaresiyle ilgili kusurlu bulunanlar, yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığının ilgili soruşturma izni istenenlerle ilgili olarak ilgili bakanlıklar soruşturma izinleri verdi. Bu çerçevede yargılama devam ediyor. Başlangıçta 'Soruşturma izinleri verilmiyor, birileri yargıdan kaçırılıyor.' şeklinde birtakım dezenformasyonlar yapıldı ama hep beraber gördük ki böyle bir durum söz konusu değil ama onların özellikle yargıdan kaçırmak istediği, özellikle birilerinin kendi arkadaşlarını, Bolu Belediyesinin ilgili iddianamede belirten hususların, bunların doğru olmadığına yönelik daha hemen baştan böyle bir dezenformasyona girişmeleri de doğru değildi. Burada kim sorumluysa 78 canın hesabını vermeli. Bu konuda bağımsız ve tarafsız şekilde yargı görevini yapacak.'
İsrail hiçbir uluslararası kuruluşun kararına uymayan bir yapı
İsrail Güvenlik Kabinesinin, Gazze kentini tamamen işgal planını onaylamasına ilişkin soruya karşılık Bakan Tunç, 21. yüzyılda çocukların açlıktan öldüğü manzarada sözün bittiği yerde olunduğunu söyledi.
Bakan Tunç, İsrail'in terör devleti olduğunu belirterek, 'İsrail hiçbir uluslararası kuruluşun kararına uymayan, uluslararası hukuku hiçe sayan bir yapı. Ona devlet demek mümkün değil. İsrail Meclisinin aldığı karar, Gazze'yi işgal planı, sözde bir plan. Maalesef uluslararası hukuka aykırı, Birleşmiş Milletler sözleşmelerine aykırı aldıkları sözde karar.' dedi.
İsrail'in 100 yıldan bu yana Filistinlilere yönelik sürgün ve soykırım politikası izlediğini, oradaki mazlum insanlara zulmettiğini anlatan Bakan Tunç, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu işgal ve soykırım politikalarına karşı aldığı kararların bulunduğunu, İsrail'in geçen yüzyıl boyunca bu kararların hiçbirine uymadığını kaydetti.
Bakan Tunç, dünyanın gözü önünde, 7 Ekim 2023'ten bu yana dünya tarihinin en büyük soykırımının işlendiğine, Batılı ülkelerin İsrail'e destek verdiğine dikkati çekerek 'İsrail bunlardan destek buldu. 61 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunların yarıdan fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor. Kadın haklarını, çocuk haklarını savunanların maalesef bu zulüm, bu soykırım karşısında sessiz kaldıklarını görüyoruz.' diye konuştu.
Soruşturmada gizlilik önemliydi
Bakan Tunç, 'sahte diploma' soruşturmalarına ilişkin soru üzerine, 13 Ağustos 2024'te yargı teşkilatına, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına bir kamu kurumundan yapılan ihbarla başlayan bir soruşturmanın söz konusu olduğunu söyledi. Bunu yargının ortaya çıkardığını vurgulayan Bakan Tunç, şöyle devam etti: 'Sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı husus varmış gibi kamuoyunda dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Bu sahtecilik şebekesini, bu çetenin ortaya çıkarılmasıyla ilgili soruşturma makamı olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı etkin soruşturma başlatıyor, özellikle bu şebekenin, bu çetenin tüm unsurlarıyla, kişileriyle, detaylarıyla ortaya çıkarılması... Bu kapsamda gizli yürütülen bir soruşturma. Gizlilik kapsamında yürütülürken, kolluk görevlilerimiz süreç içerisinde yakalamalar, gözaltılar yaptı. O operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı Bunlardan 199'u hakkında kamu davası açıldı. 37'si hakkında da tutuklama kararı verildi, 150'si hakkında da adli kontrol kararı var.'
Bakan Yılmaz Tunç, elektronik materyallerin, HTS kayıtlarının, dijital kayıtların detaylı incelenip, analiz edilerek gizli bir soruşturma yürütüldüğünü belirterek 'Bu şebekenin, bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için soruşturmada gizlilik önemliydi. Sonrasında iddianame ortaya çıktı. Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin soruşturma ve şimdi de etkin kovuşturma söz konusu. Bu süreçte soruşturma gizli yürütülürken ortaya çıkan sahtecilik ve belirlenen sahte belgeler, işte mezuniyet belgesi, sürücü belgesi tüm bunlarla ilgili kuruluşlar süratle bilgilendirilerek bu belgelerin resmi işlemlerde kullanılmamasıyla ilgili tedbirler de alınıyor.
Yolsuzluğun partilisi, partisizi olmaz
Bakan Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yolsuzluk soruşturmasına ilişkin soruya karşılık şunları söyledi: 'Büyükşehir Belediyesi ve bazı ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturması, rüşvet, ihaleye fesat karıştırılmasına ilişkin gündemde olan konularla ilgili ana muhalefet partisi lideri, daha soruşturmanın ilk anından itibaren, ilk gözaltılardan itibaren maalesef yargı mensuplarımıza, yargı teşkilatımıza, savcılara, hakimlere yönelik yakışıksız ifadeler kullanıyor. Henüz daha dosyanın içeriğini bilmeden ve delilleri görmeden birtakım beyanlarla bu adli soruşturmaları sanki siyasi maksatla yapılıyormuş gibi izlenim uyandırmaya çalıştı, çalışmaya devam ediyor. Özellikle bu soruşturmalar devam ederken itirafçı beyanları, soruşturmanın başlangıcı zaten kendi arkadaşlarının, birtakım CHP'lilerin başvurularıyla, ifadeleriyle beyanlarıyla ortaya çıkan soruşturmalar. Sonrasında adli süreç, soruşturma başladığında da itiraflarla ve dijital kayıtlar ve diğer kolluğun ulaştığı belgeler ışığında soruşturma genişletildi. Bu genişletilme süreci içerisinde elde edilen deliller, itirafçı beyanları, MASAK raporları, kolluk kayıtları, tüm bunları göz ardı ederek 'Burada suç yoktur, Bu soruşturmalar siyasi soruşturmalardır.' demek bir kere hukuk devletinde olmaz. Burada soruşturmanın sonucunu sabırla beklemek gerekir.'
Masumiyet karinesine önem verdiklerini vurgulayan Bakan Tunç, 'Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemez. Bu, soruşturmanın sonunda iddianame ve iddianamenin kabulüyle yargılama sonucunda belli olacak bir husus. O nedenle hem masumiyet karinesine önem vermemiz lazım hem de hem de özellikle dosyanın içeriğini bilmeden özellikle yargıyı töhmet altında bırakacak ifadelerden kaçınmak lazım. 'Elimde belgeler var.' diyor. O zaman belgeleri bekletme elinde. Belgeleri niye bekletiyorsun elinde? Varsa belgelerin, 'Kanıtlarım var.' diyorsun, o zaman kanıtlarını ilgili yargı mekanizmalarına, Hakimler Savcılar Kuruluna ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır.
Bakan Tunç, savunma yapılacak yerlerin miting meydanları olmadığını dile getirerek 'Adli soruşturmada savunmanın yapılacağı yer, mahkeme salonlarıdır, yargı makamlarıdır. Kimin elinde belge, bilgi varsa gitsin yargı makamlarına versin, gitsin Hakimler ve Savcılar Kuruluna versin. Mutlaka gereği yapılır.' dedi.