Ender Küçük

Depremden sonrası

Ender Küçük

Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden yüz bir gün geçti. Yaşanılan onca acı, onca ölüm, onca enkaz insanın ruhunda derin izler bıraktı. Yansıma en büyük gerçeklikti ve hiç birimiz depremin bu kadar şiddetli olacağını rüyamızda görsek inanmazdık. Dağları yerinden oynatan, kıtaların yerini değiştiren bu gücün elbet insan üzerinde bir etkisi olmalıydı. Dile kolay on bir şehir bu felakette etkilendi. Dile kolay on bir şehrin yüzölçümünü toplasan Yunanistan topraklarına yaklaşacak büyüklükte bir yüzölçümü.

O an herkesin: "Nerede bu devlet?" diye sorduğu, çaresizlik içinde beklediği, öfkelendiği, aç susuz kaldığı, barınmak için kendilerine bir taşıt bulmanın büyük bir şans olduğu o saatleri düşünmek bile istemiyor insan.

Depremin ikinci günü Osmaniye'de ki akrabalarımın cenaze merasimlerine katılmak için yola çıktığım gün bizzat şahit oldum. Nurdağ ilçesine kadar her yer savaş alanı gibiydi. Yolların ortasına devrilmiş direkler, yer yer yarılmış yollar, küçük tepelerde oluşan heyelanlar, deprem sırasında kaza yapmış otomobiller sanki kıyamet konulu bir filmin seti için hazırlanmış bir ortamın tezahürüydü.

Nurdağ'a vardığımda sayısız aracın beklediğini gördüm. Güvenlik güçlerinin yanına gittim, yolun durumunu sordum. Kendileri, Osmaniye’ye varmanın en az yirmi dört saat süreceğini, bu konvoyun kırk beş kilometre boyunca sürdüğünü söyleyince gerisingeri döndüm. 
O çaresizlikte bile devletimi incitecek tek bir söz dahi çıkmadı ağzımdan.

Ulaşım konusunda sıkıntıların olduğunu, yirmi dakikalık yolun yirmi dört saatte gidileceğine bizzat şahit oldum.

Hani klişe olmuş bir söz vardır  " Deprem öldürmez bina öldürür" diye. Ne kadar haklı olduğunu gözlerimizle gördüğümüz, tecrübeyle sabit kalmış deneyimler edindik.

Daha yeni yapılmış, insana cenneti vadeden, şatafatlı, süslü ve bir o kadar da malzemeden çalınmış binaların insanlara nasıl mezar olduğunu gördük. İnsanların yıllardır biriktirdiği ne varsa, umutlarıyla, çocuklarıyla, canlarıyla bir deprem anında yok oldu. 

Yıkılmayan binalar mı çok sağlam yapılmıştı yoksa daha çok kazanma arzusuyla enkaza dönüşen binalarda eksik malzemeler mi kullanılmıştı? Bunun hesabını vermek hiç te kolay olmayacak sanırım.

Deprem öldürmedi bizleri aziz insanlar!

Binalar da öldürmedi!

Bizi öldürenler; kapitalizme yenilmiş, serbest piyasanın doğurdu, daha çok kazanma arzusunda olan insancıklardı. Allahtan işini adam gibi yapan müteahhitler vardı da şimdi bu yazıyı yazma şansını yakalayabildim.

Peki, bundan sonra ne istiyoruz?

Yazan ve okuyanın şanslı, algıya kapılanın yaşamadığı şehirlerde bir daha böyle bir noksanlığı yaşamak istemiyoruz.

TOKİ’ler gibi sağlam binaların, sağlam zeminler üstüne, az katlı yapılmasını istiyoruz.

Gerekirse imar yönetiminin belediyelerden alınarak bakanlığa devri tartışılmalı, düşünülmeli ve acilen yapılmadır.

Beyaz yakalıların, elitlerin topladığı tarlalar neredeyse, imarı oraya götürme çabası hoş görülmemelidir.

Hiç bir zümrenin, hiç bir ailenin menfaati; aziz devletin, kıymetli vatandaşlarımızın önünde görülmemelidir.

Şuna değinmeden geçemeyeceğim, devletimiz bu zorlu sınavdan başarıyla çıkacaktır. Bundan hiç şüphe edilmesin.

Şehrin yeniden imarı noktasında elimizden geleni yapmak, devletimize göstereceğimiz kolaylıkla, gelecek kuşaklara bırakacağımız en büyük mirastır. Gün, bugünü düşünmenin değil yarını düşünmenin vaktidir

Depremde kaybettiğimiz canlarımıza bir borcumuz olduğu asla unutulmamalı, Ebrar Sitesi'nin olduğu bölgeye deprem anıtı yapılmalıdır.

Rabbim deprem şehitlerimizin mekanlarını cennet eylesin.

Kalanlarımıza sabır ve metanet versin.

Depremden sonra gönderdikleri maddi ve manevi yardımlardan dolayı değerli dostlarım; Hasan Bozkan, Ali Özkurt, Hikmet Bolat, Fr. Rehn Hilfe, Nicolai- Eftychia GOTH'a

Yine görev yaptığım Çamlıhemşin ilçesinin Çayırdüzü köyünden değerli dostum Ardeşen Ticaret Odası Başkanı İsmail Kuyumcu ve Ahmet Kuyumcu'ya, Göksun- Göpınar köyüne gönderdikleri yardımlardan dolayı, deprem şehirlerimize görevlendirilen koordinatör valilerimize, polislerimize, askerlerimize, sivil toplum örgütlerine, KİPAŞ Holding'e, Aksu TV'ye teşekkür ederiz. İyi ki varsınız.

Selam ve dua ile... 
 

Yazarın Diğer Yazıları