Sait Yolaçan

Su uyur düşman uyumaz

Sait Yolaçan

Büyük İslâm âlimi Seyyid Abdülhakim Arvâsi hazretleri (1865-1943) "Rahmetullahi aleyh" ; 1.Dünya harbi sonrasında, Doğu Anadolu'daki Ermeni zulmü, katliamı ve terörü sebebiyle, güvenli bölgelere hicret etmek zorunda kalan binlerce Müslüman ailerlerden birisi ve kendi ailesinin reisi olarak; Musul, Adana, Konya ve Eskişehir'de aralıklarla konaklayarak 1919 senesinde İstanbul'a vâsıl olmuşlar ve  Eyyüp Sultan semtinde, Mürteza efendi câmiî şerifi meşrutası kendilerine tahsis ve imamlık vazifesi de tevdi edilmişti...

Abdülhakim efendi hazretlerinden kitaplara geçen ve konumuzla alâkalı 3 vâz-u nasihatini yazmak istiyorum.

* "Bu zamanda (20.yy.ın ilk çeyreği) küfür sel gibi akıyor. Müslümanlar bu selde sürüklenen saman çöpü gibidir. Bu sel yatağının kenarlarındaki ovuklara/kovuklara tutunabilen Müslümanlar ancak, imanlarını kurtarabiliyorlar." 

* "İstanbul câmilerinde(Beyazid, Bakırköy, Eyüpsultan ve Beyoğlu Ağa camii) senelerce vâz ettim. İnananlar 3'ü 5'i geçmedi."

* Efendi hazretleri, Bayezid camiinden çıktıktan sonra Kapalıçarşı’dan geçerlerken esnaflar: "Efendim! Ümmeti Muhammed için dua buyurur musunuz?" diye arz edince; Buyurmuşlar ki: "Siz bana ümmeti Muhammedi gösterin, ben de kurtulmuş olduğunu haber vereyim."

1300 yılında çok sağlam temeller üzerine kurulan Osmanlı devleti, 600 senelik ömründe, insanlık tarihine adını altın harflerle yazdırdı...

19. YY’dan itibaren İngiltere başta olmak üzere dış düşmanlar bir yandan, içerdeki düşman ve ahmaklar diğer yandan gizli aşikâr uğraşarak Osmanlıyı yıkarak menfur, hain emellerine ulaştılar.

Osmanlı bir İslâm devletiydi. Düşmanların hedefinde de zaten İslâmiyet vardı.

Yıkıma giden yolun başında İttihat ve Terakki partisi vardı. 1920 meclisine ittihatçı zihniyeti hâkim oldu. 1923 cumhuriyeti de bu zihniyetten kurtulamadı...

CHP altı oktan ibaret amblemi ile neye hizmet edeceğini aşikâre gösterdi...

19.yy.ın başından itibaren eğitim kurumları dinden uzaklaşmaya başlamıştı.

Osmanlı dışı İdare zaten İslamiyet’ten uzaklaşmaya başlamış ve Müslümanlar da bundan etkilenmişti.

1.Dünya harbi sonrası, Müslüman ahali maddi ve manevi olarak çok zayıflamıştı.

Cumhuriyet idaresi ile beraber CHP tamamen gayri milli unsuların eline geçmişti.

1923-1950 arasında Müslümanlara çok büyük zulümler yapıldı. Çocuk ve gençlere eğitim ve öğretim istenilen şekilde verilemedi.

10 yıllık DP dönemi bir nebze de olsa Müslümanlara nefes aldırdı. Lâkin "su uyumuş, düşman uyumamıştı."

1960'tan sonra, devrimcilik, darbecilik ve ihtilalcilik memleketi hallaç pamuğu gibi atmaya devam etmişti.

İslâm cahilleri ortalığı kaplamıştı. Yüzde 90'ı Müslüman olan bir memleket olarak biliniyorduk ama kendi kafasına göre çeşit çeşit Müslümanın imanlı oldukları bile şüpheli olmuştu...

2002'de iktidar olan AKPARTİ ile bir ferahlama başladı. 21 yılda çok hizmetler ettiler...

14 ve 28 Mayıs 2023 seçimleri ile Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu aldı ve Cumhurbaşkanı olarak R. Tayyip Erdoğan vazifeye devam edecek, inşallah...

Bu yeni dönemde de, asla unutulmaması gereken "su uyur, düşman uyumaz" hakikatidir.

Yeni hükûmetimizin karşısında %48 oranında oy desteği gören CHP zihniyeti ve onun bölücü, terörist, ahmak ve hain yandaşları vardır. Bunlar yenilmekten uslanmaz,  davalarından vazgeçmezler...

Şimdi, her türlü provokasyon, gösteri, iftira, yalan, kışkırtıcılık, terör, dedikodu ve algı operasyonlarına devam edebilirler...

Hükûmetin işi çok zordur. Müslüman olarak vazifemiz destek olmaktır. Tenkit edecek, işe burnumuzu sokacak zaman değildir...

Cenâb-ı Hak bu yıkıcılara fırsat vermesin ve yeni hükûmetimize hayırlı işlerinde başarılar ve güç, kuvvet versin. Âmin!
 

Yazarın Diğer Yazıları