Niyazi Kara

Yasaklarda ne yapalım?

Niyazi Kara

İster inanca bağlayın ister metafiziğe, benim penceremden hepsi noktadan geçen doğruya benzer. Nokta ise kimsenin inkâr listesinde yer almaz. Çünkü vardır, oradadır, herkesin beceri sahasındadır. Al kalemi sen de bir nokta koy ve bak bakalım var mı yok mu? Ve hatta sil de bak, hâlâ orada olduğunu göreceksin. Görmesini bilirsen. Gerisi tartışma konusu değildir. 

Neyi bağlayacaktık biz? “Şer gibi görünenin içinde hayırlar vardır!” İşte bu cümleydi. Şimdi gelelim meramımıza.

Malumunuz bütün dünyayı etkileyen bir hastalık süreci memleketimizin de başında beladır. Her türlü uyarı, yasaklama ve tedbirlere rağmen garip bir şekilde artmaya devam ediyor. Öyle ki, bu sürecin neler kaybettirdiği epeyce tecrübe edildi. Akıl sahibine düşen her şarttan öğrenme payı çıkarabilmektir. İnsan bu, ihtiyacı var!

Son tedbirlerle hafta sonlarını yine evlerde geçirmek durumundayız. Fırsat bu fırsat biraz düşünmekte fayda var. Hatta birkaç satır okumak…

İnsanımızda yere göğe sığmayan bir ego büyüyor. Adım attığınız her yerde bunun örnekleriyle karşılaşıyoruz.

-Size gösterilen iyi niyeti aptallık, zayıflık olarak görüyor musunuz?
-Sen çalışıyorsun diye herkesin yatarak kazandığını mı düşünüyorsunuz?

-Size değmeyen yılanın kimi zehirlediği hâlâ umurunuzda değil mi?

-Trafikte azıcık freni kullanmak yerine sövmeyi mi tercih ediyorsunuz?

-On kuruşluk bakiye hatası için on kişiyi kasada beklettiğinizin farkında mısınız?

-Sokakta gördüğünüz kullanılmış maskelerin nasıl orada olabildiğini hiç düşündünüz mü?

-Şehrin çöp konteynerlerinden şafak vakti ekmek parası çıkarmaya çalışanlardan haberiniz var mı?

-Senin gibi düşünmeyeni “bizden değildir” diyerek ayırıyor musun?

-Görülen gerçek ile hakikatin farklı olabileceği hiç aklına geldi mi?

-“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” sorusunu hiç kendine sordun mu?

-Bildiğini biliyorsun da bilmediğinin de farkında mısın?

-Senin varlığının anlamının diğer insanda saklı olduğunu hiç düşündün mü?

-Göstermediğin, vermediğin sevgiyi alamıyorum diye şikâyette misin?

-Güler yüz göstermeyi, bir selam vermeyi paralı mı sanıyorsun?

-Sahi, bu âlemde benim işim, gereğim, anlamım nedir, diye hiç düşündün mü?

-Beşerin kadın-erkek yaratıldığını, insanın cinsiyetinin olmadığını duydun mu?

-Zalimliğin kaç türlüsünü düşündün?

-Sana göre, altta kalanın canının kıymeti var mı? 

Soruların sonu gelmeyecek anlaşılan. Belki de şer gibi görünen bu vakitlerde biraz kendimizle baş başa kalmak iyi olacaktır. Bir bakıma, her can her şafak yeniden doğar. Dünkü sen olarak yaşamak ya da yeni bir İNSAN olmak pekâlâ kendi elindedir.

Şerrin içinden hayr devşirenlere selam olsun..

Muhabbetle.
 

Yazarın Diğer Yazıları