Şule Kirişci

Yüce gönlünüzle yıkık kalplere derman oldunuz hocam

Şule Kirişci

Birkaç gün önce medyada bir video gündeme yerleşti ve büyük küçük tüm gönülleri fethetti. Videoda nur yüzlü bir amca “Ali Babanın Çiftliği” adlı şarkıyı söylemekteydi.

Herkese acıyla tebessümü bir arada yaşatan bu sesin sahibi kimdi? Video o kadar güzel ki, defalarca izleyesi geliyor insanın. Çünkü şarkıyı söyleyen seste, samimiyet, huzur, güven, şefkat bir aradaydı. Öyle kolay değildir, çocuk kalbinde yer edinmek!

Yaşanan büyük deprem felaketi can ve mal kayıplarının yanında, manevi kayıplara neden oldu. İnsan psikolojisine yıkıcı etkisi tahmin bile edilemeyecek kadar büyük. Hayatta olanlara Nasılsınız? diye sorduklarım, “Hayattayız ama iyi miyiz? İşte onu bilmiyoruz” diyorlar.

Aslında hepimizde, hiç iyi değiliz…

Depremden en çok etkilenen kesimlerden biri de çocuklar. Yaşanan bu duruma tam olarak anlam veremeseler de, minik yüreklerindeki acı ve korkunun yerleştiğini görmek mümkün. Fakat derecesini tahmin etmek oldukça güç…

Depremin doğrudan yaşayarak yakınlarını kaybetmiş, evleri, hayatları enkaza dönmüş olanların yanında gerek haberler gerekse etrafı aracılığı ile bu büyük acıdan haberdar olan milyonlarca çocuk bu acıyı hissediyor.  Bu çocukların bu süreçten nasıl etkilendiği -hemen olmasa da- zamanla kendini belli edecektir.

UNİCEF verilerine göre Türkiye’de depremden etkilenen 4,6 milyon civarı çocuk bulunuyor.

Hayatı henüz tanımaya başladıkları dönemde büyük travma ile karşı karşıya kaldılar. Görünen o ki bu travmatik sancıların yıllarca sürmesi kaçınılmaz. Bu acıyı bir nebze olsun hafifletmek ve bu zorlu süreci kolaylaştırmak adına bölgede çeşitli faaliyetler ile psikolojik destek sağlanıyor. 

11 ilde hayatta kalmayı başarmış çocuklardan bir kısmı an itibarıyla çadırlarda yaşıyor. İşte bu çocukları bir nebze de olsa depremin stresinden uzaklaştırmak adına üç psikolog çocuklara yönelik program yapmak isterler. Fakat işin zor olan yanı, çocukları nasıl bir araya toplarız diye düşünülürken Kahramanmaraşlı emekli İmam Ömer Faruk Şirikçi hoca “bu kısmı bana bırakın, ben hallederim der” ve devamını şöyle anlatıyor.

“Çadır kent sakinlerine anons yaptım, Kur’an’ı Kerim okudum, dua ettim. Arkasından çocuklarınızı gönderirseniz onları eğlendireceğiz dedim.  İlk başta aileler çocuklarını göndermekte tereddüt ettiler. Sonrasında çocuklara hitap eden bir şeyler söylememiz gerektiğine inanınca Ali Baba’nın çiftliği şarkısı aklıma geldi, söyledim. Çocuklar da akın akın geldiler, program sonunda çocuklara oyuncaklar dağıttık. Ertesi gün buluşmak üzere randevulaştık.”

Hizmet aşkıyla geçen ömrü boyunca kendini çocuklara, gençlere ve tüm insanlığa hizmete adayan bir fikir adamı…

Bu Ömer Faruk hocanın rutinlerinden birisiydi. Kendisi her daim hayatın içinde Kahramanmaraş halkının acı tatlı günlerini kendi acısı kendi mutluluğu bilerek memleketine hizmet etmiştir ve etmeye de devam ediyor. 47 yıllık meslek hayatı içerisinde çeşitli hizmetlerde bulunmuş vakıf, dernek, sivil toplum kuruluşları ve birçok sosyal alanda örnek çalışmalara imza atmıştır. Yardımseverliği, mütevazi kişiliği ve engin tecrübesiyle Kahramanmaraş’ın sevdiği, saydığı Ömer Faruk Şirikçi hoca normal şartlarda 1992 yılından bu yana Dulkadiroğlu ilçesi Bahçelievler mahallesinde kurulan aşevinde günlük 15 bin kişiye yemek ikramında bulunuyor. İhtiyaç sahiplerine erzak temininde destek veriyor.  Yaşanan bu büyük felakette ilk günden bu yana her türlü destek için emek veriyor. Aynı zamanda aşevinin hemen yanında kurulan çadır kentte bulunan çocuklara yaşadıkları depremi unutturmak için çabalıyor.

Ali Baba’nın Çiftliği şarkısını söyleyerek ne iyi yaptınız hocam! Sayenizde sadece çocuklar değil biz büyüklerinde ağlayan yüzlerimiz tebessüm etti. Kısa süreliğine olsa da…

Ayrıca bu videoyu çekerek sosyal medyada paylaşan arkadaşımıza da teşekkür ediyoruz.

Ömrünüz uzun, sağlığınız daim olsun hocam…
 

Yazarın Diğer Yazıları