Şule Kirişci

Uzaktan eğitim(siz) bir dönem daha

Şule Kirişci

Pandemi döneminde üniversite kazanan gençler kazandıkları okullarını henüz görme imkanı bulamadan uzaktan eğitim denilen bir uygulamanın içinde bulmuşlardı kendilerini. Arkadaşlarını, ders gördükleri amfi sıralarından bahçeye varıncaya kadar kampüslerinin özlemiyle günler geçirdiler. 

Gelişmiş dünya bu yanlışı birkaç ay sonra fark etti ve bilimsel verilere göre, okullar ve üniversiteler en son kapanacak ilk açılacak yerlerdir demişti.

Buna rağmen Türkiye’de uzaktan eğitime devam edildi.

Pandemi sona erdi gençler sevinçle üniversitelere döndüler derken, 6 Şubat Kahramanmaraş depremiyle aynı döngü tekrar başladı. Sanki pandemi de aynı yanlış yapılmamış gibi yıl sonuna kadar üniversiteler kapandı.

Yine uzaktan eğitim…

Ne olur kendimizi kandırmayalım! Uzaktan eğitim diye bir şey yok.

Depremden birkaç gün sonra şöyle bir karar alındı; Üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi, Kredi ve Yurtlar Kurumu’na ait yurtların boşaltılması ve depremzedelerin bu yurtlara yerleştirilmesi!

Gençlik ve Spor Bakanımız, 2022-2023 eğitim öğretim yılı başında 415 bin 305 gencin KYK yurtlarına başvuru yaptığını açıklamıştı. 

Sormak isterim YÖK ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi Ve Yurtlar Müdürlüğü kurumlarının önceliği gençler değil midir?

Tüm ülkede üniversitelerin kapılarını yurtları kullanmak adına kapatarak, depremin yükünü gençlerin sırtına vermek doğru mudur?

Kurumun genel müdürlüğünden yurtlara gönderilen yazıda binalarda kalan öğrencilerden kaldıkları odaları boşaltmaları istendi. Bu durumdan muaf olanlar ise tıp fakültelerinin ve diş hekimliğinin dördüncü ve beşinci sınıfındakiler, hemşirelik okullarının dördüncü sınıfındakiler ile anne babası vefat etmiş olanlar ve ülkelerine dönemeyen yabancı öğrenciler…

Depremzedelere yardım etmek hem hepimizin boynunun borcu, hem de devletin vazifesidir.

Lakin bunun için daha basit ve rasyonel çözümler mevcut iken gençleri ekrandan eğitime tabi tutmaya gerek var mı?

Peki Çözüm ne?  Birincisi, yurtlar depremzedelere tahsisi edilir, öğrencilerin haklarının saklı kalması koşuluyla deprem bölgesinde bahar döneminin ileri tarihe kaydırılması daha doğru bir model olurdu. 

Burada hemen şunu da belirtelim. Deprem bölgesindeki gençlerin birçoğunun uzaktan eğitim için gereken bilgisayar, tablet vs. gibi materyalleri enkaz altında kalmış durumda. Üstelik internete ulaşma imkanları bulunmuyor. Bu da başlı başına sorun teşkil etmektedir. 

İkincisi yaz otelleri, tatil köyleri, devre mülkler gibi mekanların tamamının açılması ve prefabrik evlerin yapımına hız verilmesi.  

Murat Bardakçı hocam bir yazısında şöyle der;  Uzaktan eğitimi adet edindiğimiz takdirde, Osmanlı zamanının meşhur Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin şaka niyetine söylediği “ Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” sözünü doğrulamamız bir yana, bundan böyle rektörlere de ihtiyaç hissetmeyiz. YÖK’e de!

Eğitimin, bilimin öneminin son derece yoğun hissedildiği günlerde gençlere bir an önce üniversite kapılarının açılması dileğiyle…

Sağlıkla kalın.
 

Yazarın Diğer Yazıları