Şule Kirişci

Mülteci çocuklar için Türkiye'de neler yapılıyor

Şule Kirişci

Yetişkinlere göre birçok manada daha fazla kırılgan durumda olan çocuklar mülteci olarak bu durumdan hem daha fazla etkilenmekte hem de henüz gelişim süreçleri devam ettiğinden yetişkinlerin korumasına, gözetimine ve özel ilgiye ihtiyaçları her zamankine göre fazla olmaktadır.

Konu başlığımız mülteci çocuklar olması nedeniyle mülteciler ile ilgili –çok sık karşılaşılan- temel kavramları da kısaca özetleyerek başlamak yerinde olacaktır. 

Mülteci, ırkı, dini, milliyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncesinden dolayı zulme uğrayacağı düşüncesiyle haklı nedenlerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişilere verilen statüyü ifade eder.

Mültecilerin durumlarından farklı olarak Geçici Koruma Statüsü ise, iç savaş vb. nedenlerle ülkesinden ayrılmaya zorlanmış ve ayrıldığı ülkesine tekrar dönemediği için acil bir şekilde koruma altına girmek için ülkemize sığınan veya başka ülkeye geçmek için sınırlarımızı kullanan kişiler için kullanılan ifadedir.

Sığınmacı, ilgili ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin başvuruda bulunan kişidir.

Göçmen, bir ülkeden başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla göç eden kişidir. Düzensiz göçmen ise- gizli/yasadışı/kayıt dışı göçmen olarak da anılır- ülkeye yasadışı giriş yapan veya ülkede kalma izni olmayan ve transit bulunduğu veya ev sahibi ülkede hukuki statüden yoksun kişidir. Bu terim aynı zamanda bir ülkeye giriş kurallarını ihlal eden mültecileri de kapsamaktadır.

Mülteci çocukların sığınma süreçleri refakatli/refakatsiz olarak iki farklı şekilde olabilmektedir.  Refakatsiz çocuklar, diğer çocuklara nazaran bu süreçte daha fazla sıkıntıyla karşılaşmakta ve ya da hassas olabilmektedirler. Refakatsiz çocuklara ülkemizde sığınma sürecinde Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından koruma sağlanmaktadır.

Mülteci olmak çocuklarda sosyal, sağlık, psikolojik ve kültürel manada ciddi sonuçlara yol açmaktadır. Okul hayatından uzak kalmak, çocuk işçiliği, çocuk dilenciliği gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sorunlara ilaveten, zorunlu yer değişimi kültürün kesintiye uğramasına neden olup sığınılan ülkedeki yerli nüfusun dil, din, gelenek ve görenek farkının getirisi olarak mülteci çocuklarda yetişkinlere göre daha hızlı bir şekilde kültür kaybına neden olmaktadır. 

Mültecilik şartlarında anne- babadan veya birinden dahi yoksun kalma durumunda çocuk önemli bir rol modelini kaybettiği gibi çocuk yetişkin sorumluluğu almak durumunda kalacaktır. Örneğin baba yanında değilse para kazanma işini üstlenmek, kız çocukları ise annenin sorumluluklarını üstlenmek zorunda kalacaktır. Yalnız kalan kız çocuklarında erken yaşta evliliklere neden olabilmektedir.

Dünya genelinde mülteci, sığınmacı, ve geçici koruma statüsünde bulunan çocukların hakları çeşitli anlaşma, beyanname ve uluslararası hukuk tarafından koruma altına alınmıştır. BM Çocuk Hakları sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan hakları Evrensel beyannamesi, Avrupa Sosyal Şartı gibi.

Türkiye’de mülteci/sığınmacı çocuklar için mevcut uluslararası ve ulusal düzenlemelere göre genel hükümler uygulanmaktadır. Türkiye Çocuk Hakları Sözleşmesini(ÇHS) 1995 yılında uygulamaya koymuştur.  Bu kapsamda çocukların yaşama, katılım, korunma ve gelişim olmak üzere dört temel hakları bulunmaktadır.  

Kaynaklara göre Türkiye halen dünyadaki en büyük kayıtlı mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Mülteci pastasında Irak, Afganistan gibi farklı ülkeler olsa da sayıca en büyük yüzdelik dilim Suriyeli mültecilere aittir. Türkiye’ye Suriye’den ilk sığınmacı kafilesi olarak, 29 Nisan 2011 tarihinde 252 kişilik bir grup Türkiye’ye Cilvegözü sınır kapısından giriş yaptığında bu sürecin bu kadar uzun süreceği ve sığınmacı sayısının bu kadar yükseleceğini tahmin etmek zordu. Nitekim özellikle 2017 yılına kadar sürekli artış gösteren bir grafik eğrisi oluştu. Tabi bu çocukların ülkemizde bulunması birçok sorununda çözümünü gerekli kılmıştır. 

Suriyeli çocuklarda okullaşma oranı yaklaşık yüzde 65’ler de kalmış durumda.  Bunun nedeni olarak, konunun uzmanları eğitimdeki mevcut politikaların bir takım sistemsel sorunlar içermesinin yanı sıra, farklı nedenlerde bulunmakta. Örneğin Suriye’de eğitim sistemi 6+3+3 şeklinde. Lise eğitimi zorunlu değil. Yine ekonomik yetersizlikler nedeniyle ortaokul eğitiminin ardından çocukların aile bütçesine katkıda bulunmak üzere eğitime devam etmemesi, bazı illerde ailelerin üçüncü ülkeye göç etme düşünceleri nedeniyle okula kayıt yaptırmaması, dil bariyeri, uzun süre okul dışı kalınması, Suriyeli ailelerin geleneksel yapıları gibi nedenler de bulunuyor. 

Türkiye’de 2003 yılından bu yana AB, Norveç ve ABD tarafından desteklenen Şartlı Eğitim Yardımı (Ş.E.Y) programı uygulanmaktadır. 2017 yılı başlarından itibaren yaygınlaştırıldı. Ulusal sosyal yardım programı olan Ş.E.Y Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Kızılayı ve UNİCEF’in işbirliği ile yürütülmektedir. Bu program ile mülteci çocukların eğitim hayatlarına devam etmesinin karşısındaki engelleri hafifletmeyi, çocukların okula kayıt olmalarını ve düzenli olarak devam etmelerini teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Aile, çocuğun bir önceki okul aylarında en az yüzde 80 devam koşulu ile iki ayda bir nakit destek almaktadır. 

Aralarında Suriyelilerinde bulunduğu On iki binden fazla gönüllü eğitim personeline eğitim verilerek devreye alınmıştır. Okula devam eden mülteci çocuklara sertifikalı öğrenme fırsatları sunan hızlandırılmış eğitim programları genişletilmiştir. Türkiye genelinde Gençlik merkezleri ve diğer ortamlarda sunulan Türkçe dil sınıflarının kapsama alanı arttırılmıştır.

Aile ve çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde gerek kamplarda gerekse kamp dışında “ çocuk dostu alanlar” oluşturularak psiko-sosyal destek sağlanmaktadır. Ailelere çocuklardaki sorunlarla baş edebilmeleri için destek verilmektedir. Aşılama, gıda, okul malzemesi ve kıyafet desteği gibi temel ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmaktadır.

Sonuç olarak tek cümle ile, bir nedenle mülteci olarak ülkemizde bulunan çocukların sisteme entegrasyonu sağlanarak bu çocukların kayıp bir nesil olmasının önüne geçilmelidir.
 

Yazarın Diğer Yazıları