Şule Kirişci

Depremde barınma ihtiyacı

Şule Kirişci

İnsanın üç temel ihtiyacı barınma, giyinme ve beslenmedir.

Bunlardan barınma ve gıda ihtiyacının karşılanması depremde en önemli konuların başında gelmektedir. 6 Şubat Kahramanmaraş depreminde bu sorunun çözümüne yönelik devlet, STK ve halkın çabaları olsa da hali hazırda özellikle barınma sorunu çözülememiştir. Depremden etkilenen alanın büyüklüğü ve buna bağlı insan sayısının fazla olması mazeret olmamalıdır! 

Türkiye’nin AFAD tarafından hazırlanan afet müdahale planına göre, depremden mağdur olan insanlar, barınma konusunda ilk 15 gün çadırda, sonra konteyner kentlerde, sonrada konutlarda kalacak. Uygulama kısmen sağlandı. Depremin üzerinden geçen süre 40 günü aştı. Fakat henüz büyük çoğunluk çadırlarda hayatını sürdürmeye çalışıyor. Konteynerlerde kalan kişi sayısı henüz çok az.

Çadır ilk başta çözüm gibi görülse de, aslında çözüm değil. Belki keyfe keder bir ormanda kurduğunuz çadırda bir-iki gece kalınabilir. Fakat uzun süre bir çadırda yaşamanın zorluğu ortada. 

Kahramanmaraş’ta toprak alana kurulan bir kısım çadırlar son yağan şiddetli yağmurda kullanılamaz hale gelmiştir. Diğer illerde de benzer durumlar yaşandığı muhakkak. Şunu artık görmeliyiz, afete müdahale planından çadır kısmı artık çıkarılmalı, yeni bir sisteme geçiş yapılmalıdır. Bu sistem insanı ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz-yemek pişirebilmek dahil- pratik, yağmura, yangına dayanıklı, kurulumu kolay olmalı. 

Yağışlar nedeniyle çadırların su içinde kalması gerçekten kabul edilebilir bir durum olmasa gerek. Üstelik içinde bulunduğumuz 2023 yılında teknolojinin her türlüsüyle iç içe olduğumuz bir dünya düzeninde…

Türkiye artık birçok alanda olduğu gibi inşaat teknolojisinde de bunun için gerekli teknolojik alt yapı ve mühendislik birimi noktasında çok iyi bir noktada. Sıkıntının başladığı yer, bu iyi şeylerin uygulamaya geçirmede ortaya koyduğumuz tutum ve davranışlardır.

Yüksek kiralar ve ev fiyatları ne olacak?

Depremden etkilenen insanlar için barınma başlı başına bir sorun iken, üçe- beşe katlanan kiralar ve satılık ev fiyatları bu sorunu daha da ağırlaştırdı. Öncesinde Pandemi döneminde başlayarak ülkemizde dış göçün yarattığı talep ve yüksek enflasyon baskısı nedeniyle fiyatlar zaten kontrolden çıkmıştı. Son olarak yaşanan depremler sonrası daha da yükseldi.

Depremde sonra az sayıda aile yaşadığı şehirde kalarak çözüm yolu aradı, büyük bir kısım nispeten daha güvenli olduğunu düşündüğü başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. 

Yaşadığı şehirde kalanlar için depreme dayanıklı güvenli konut sayısı azaldığı için fiyatlar yükseldi. 

Başka şehirlere gidenler için ise, o illerde konut talebi arttıkça bu durumu fırsata dönüştürelim diyenler! Nedeniyle fiyatlar yükseldi. 

Birde daha yüksek ücret almak için kiracısını çıkmaya zorlayan ev sahipleri ve internet siteleri üzerinden piyasayı yükseltmeye çalışanlar var. 

Kahramanmaraş için 2 artı 1 evlerin dahi 5-6 bin civarına çıkması akla ziyandır. Bunun nedeni olarak ev sahiplerinin fiyat ayarlamasını devletin taahhüt ettiği kira yardım miktarlarına göre yaptıklarını düşünüyorum. Biraz İnsaf!  Devletin verdiği yardımın tamamını -hatta fazlasıyla- mağdur insanların cebinden almaya niyetlenmek pek vicdani olmasa gerek. Ev sahiplerine hatırlatmak isterim, bu insanların birçoğunun işyeri kullanılamaz durumda! 

Tüm bunlar için radikal çözümler elbette mevcuttur, yeter ki istenilsin. 

Örneğin kiralar için Avusturya modelinin uygulanması öneriler arasında. Avusturya’da 1981 yılında çıkarılan kira kontrolü kanunu ile taşınmaz kira bedelleri sınırlandırılmıştır. Bu kanun ile apartman daireleri ve konutlar değerine göre sınıflandırılıyor ve her kategori için metrekare fiyatı belli oranlarda kısıtlanıyor. 

Türkiye’de enflasyonda yaşanan artışla birlikte 2022 yılında hükümet geçmiş kira artış oranlarında yüzde 25 oranında sınırlama getirmişti. Fakat bu düzenleme 1 Temmuz 2023 ‘e kadar geçerli idi. Dolayısıyla bu düzenlemenin sona ermesine 3 ay gibi kısa bir süre kaldı. Bu sürenin deprem konutları tamamlanıncaya kadar uzatılması yerinde bir karar olacağı gibi bu düzenleme yeni boşalan daireleri de kapsayacak şekilde revize edilebilir.  

Fazla ücret için kiracısını evden çıkmaya zorlayanlar içinde yine deprem konutlarının tamamlanması planlanan bir yıllık süre boyunca kiracıya -isteğe bağlı- çıkmama garantisi verilmelidir. 

Farklı davranış modelleriyle-internet üzerinden, ilan sitelerinden, reklam, haber yoluyla- piyasayı manipüle etmeye çalışanların girişimlerinin de engellenmesi ve bu konuda gerekli tedbirlerin alınması yerinde bir karar olur.

Son olarak, evlerini hiçbir karşılık talep etmeden depremden etkilenen insanların hizmetine sunan güzel ülkemin yüce gönüllü insanlarına kalpten teşekkürler…
 

Yazarın Diğer Yazıları