Sait Yolaçan

Dinler arası diyalog tuzağı

Sait Yolaçan

Hülefa-i Râşid’in Hazret-i Osman "Radiyallahü anh" efendimiz zamanında, Yahudi dönmesi münafık Abdullah ibni Seb'e tarafından çıkarılan "İslam'da ilk fitneden" sonra çıkarılan en büyük fitnelerden birisi de, Türkiye'de F.G. tarafından çıkarılmıştır... Kendi felsefi düşüncelerini İslâmiyet olarak pazarlamaya çalışmıştır...

15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ile de bu fitnenin boyutları tamamen su yüzüne çıkmıştır...

Bu fitnenin bütün ipuçları, aslında, F. Gülen’in 1998 senesinde Vatikan'da Papa'ya yazılı olarak verdiği mektupta ayan-beyan vardır...

Daha öncesinde; "Dinler arası diyalog ve hoşgörü" adı altında tertiplenen toplantılarında da; din cahili olmayan her Müslümanın, bu "diyalog ve hoşgörü" gibi herkese cazip gelen mefhumların başındaki "Dinler arası” ile neyin kastedildiği gayet açık olarak görülebilir...

Papa'ya verdiği mektupta; "3.binde gerçekleştirmek istediğiniz misyonu (Hıristiyanlığı Asya'da yayma vazifesini) birlikte gerçekleştirmek için buradayız" diye yazmış...

Papa'yla;  görüşmekle  "şereflenmenin" ve mektubun sonundaki "papa cenablarına arzımızdır" ifadesindeki bir gayri müslime(papaza) "sevgi ve hürmetin" islâmdan çıktığının kendi ağzıyla itirafı değil de nedir..!?

Konuşmaları ve yazılarıyla Müslümanların beynini yıkadığı; "diyalog";  "papaya teslimiyet" ve bir Hristiyan din adamının emrine girmek değil de nedir..!?

Yazdığı mektupta: "Müslümanlarla Hristiyanlar kardeş olarak ve birlikte insanlığa hizmet edebiliriz" diyor...Bütün Müslümanların bildiği: "Müslümanlar kardeştir" hükmüne rağmen, böyle bir cümleyi yazabilen din adamı kılıklı kimseye, adı ne olursa olsun, nasıl Müslüman denilebilir ki..!?

1400 yıldan beri, İslam’a zerre kadar "hoşgörü" göstermeyen ve yıllarca "haçlı seferleri" ile en gaddar ve vahşi şekilde masum Müslüman kanı döken Hristiyan dünyasından ve bunların din adamlarından nasıl bir "hoşgörü" beklemektedir acaba..?

İslam’ın;  gayr-ı Müslimlere tebliğ şekli 1400 seneden beri hiç değişmemiştir... Bunun bir adı, "îlay-ı kelimetullah" yani, Allahü Teâlâ’nın, Muhammed aleyhisselama indirdiği İslâm dinini ve sevgili peygamberimiz aleyhisselamın güzel ahlâkını; bir İslâm devleti harple, cihatla zalim devlet yöneticilerini bertaraf ederek, bu memleketlerin ahalisine İslâmı tanıtır ve bunlardan nasipli olanlar seve seve Müslüman olurlardı... Ayrıca her Müslümanın, her vakit emr-i maruf ve nehy-i münker yaparak, İslam'ın hükümlerini kıyamete kadar anlatması mümkündür...

1960'lı yıllarda Türkiye’miz, "Barış Gönüllüleri" adı altında Hristiyan misyonerlerin istilasına uğradı... Orta dereceli okullarda genelde İngilizce öğretmenliği yapıyorlardı... Milletimiz bunların içyüzünü kısa zamanda anladı ve çekilip gittiler...

F. Gülen; Papalığın 3.bin vizyonu doğrultusunda Asya’yı Hristiyanlaştırmak için, Ortaasya Türk devletlerinde yüzlerce okul açtı... Bunların üst yönetim ve mali desteği büyük ölçüde papalık ve CIA tarafından karşılanıyordu... Bu okullarında üç binden fazla İngilizce öğretmeni misyoner çalışıyordu...

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan "vizyon" belgesi de tamamen Batı mahreçlidir... Ne seçilen kelimeler, ne de seçilen danışmanların millilikle/milletimizle alakası yoktur...

CHP'nin 6 okundan bir tanesi de laiklik ve Batılılaşmadır... Yani, laiklik bizde, İslami ortadan kaldırarak, Batılıların dini olan Hristiyanlığı getirmenin kılıfı olmuştur...

Kamuoyunu lüzumsuz toplantıları ile meşgul eden 6'lı masa etrafındaki siyasetçiler de, her yönleriyle başta ABD olmak üzere Batıdan talimat almaktadırlar. Millilik diye bir dertleri yoktur... Haziran 2023 seçimlerinden sonra da gidecekleri yerleri ve yurtları bellidir... Allah kimseyi böyle rezilliklere düşürmesin...

2023 seçimleri sonunda; "Kızılelma vizyonu" doğrultusunda "Türkiye Yüzyılı" inşası bütün hızı ve haşmetiyle zuhur edecektir, inşallah!

Bütün milletimiz müsterih olsun!
 

Yazarın Diğer Yazıları