İbrahim Baykut

Tehlike çanları Kahramanmaraş'ta daha sert çalıyor

İbrahim Baykut

Ekonomik kriz, artık sadece istatistiklerle anlatılamayacak kadar derinleşti. Türkiye genelinde etkisini hissettiren durgunluk, Kahramanmaraş’ta adeta kilitlenmeye dönüştü. Sanayisiyle, üretim gücüyle, istihdam kapasitesiyle yıllardır Anadolu’nun kalkınma lokomotiflerinden biri olan bu kentte, üretim bantlarının susması sadece bir ekonomik daralma değil; sosyal bir krizin ayak sesleridir.

Tekstil, uzun yıllardır Kahramanmaraş’ın can damarıydı. İhracatla büyüyen, istihdam yaratan bu sektör, bugün durma noktasına geldi. Raflardaki kumaşlar, artık müşterisini değil, çözüm bekleyen bir sektörü temsil ediyor. Benzer şekilde, Türkiye’nin çelik mutfak eşyalarında üretim lideri olan bu şehirde makineler susmaya, üretim tesisleri tek tek ara vermeye başladı. Ticaret hacmi daraldı, stoklar birikti, siparişler azaldı.

İşten çıkarmalar ise artık sadece bireysel dramlar değil, toplumsal bir acıya dönüşmüş durumda. Bugün itibarıyla Kahramanmaraş’ta işini kaybedenlerin sayısı 18 bini aşmış durumda. Bu sayı sadece rakam değil; ardında binlerce evde yakılamayan bir soba, alınamayan bir defter, ertelenen bir umut var.

Sorun sadece Kahramanmaraş’ın sorunu değil. Bu tablo, Anadolu’nun birçok üretim kentinde benzer biçimde yaşanıyor. Ancak bu kentteki yıkımın daha sert hissedilmesinin sebebi, şehrin ekonomik yapısının ihracata ve üretime bu denli bağımlı olması. Üretimin durduğu yerde umut da duruyor, yaşam da.

Bugün iş insanları artık sadece destek değil, doğrudan bir “can simidi” bekliyor. Acil nakit akışı sağlanmadığı takdirde, sadece fabrikalar değil, hayaller de kapanacak. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama bu gerçeği gözler önüne serdi. “Finansmana erişim” konusu gündemin merkezinde. Ancak sadece konuşmak yetmiyor. Eylem gerekiyor.

Yüksek faiz oranları, krediye ulaşamayan KOBİ’ler, daralan likidite piyasası... Bu sorunlar çözülmeden, üretim yeniden başlamaz. Üretim başlamazsa, istihdam da geri gelmez. Ve unutmayalım: Üretmeyen şehirler yalnızca ekonomik olarak değil, sosyal olarak da geriler.

6 Şubat depremleriyle zaten yıkılan kent, ekonomik olarak ta çöküşünü sürdürüyor. Van’da 7 yıl uzatılan mücbir sebep halinin kentte sadece 24 ay uzatılması, biriken borçların teminat karşılığında kısa vadeli taksitlerle istenmesinin yanı sıra daralan iş imkanları da şehrin iş adamlarını her geçen gün daha da derine çekiyor. Kara kara düşünüp bir çıkış yolu aranırken hükümetin yapacağı hamle de tüm kesimler tarafından bekleniyor.

Kahramanmaraş’ta çalan bu tehlike çanları, aslında tüm Türkiye’ye sesleniyor. Sinyaller net: Üretime dönük bir ekonomik hamleye, acil destek paketlerine ve düşük faizli finansman imkanlarına ihtiyaç var. Aksi halde kaybedilen sadece sektörler değil, bir kentin geleceği olur.

Bu çağrı, sadece sanayicilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin çağrısıdır: Üretim durursa, hayat durur.

Selametle…
 

Yazarın Diğer Yazıları