Gülşah Keklik

Ben Senin Aşkına Mahkûmum!

Gülşah Keklik

Ben Senin Aşkına Mahkûmum

Yıllar oldu esir düşeli

Bilmezsin

Ağrıyan yanım hatırlatır cismini

Unutamadığım ismini

Şimdi ben küçücük penceremden

Görüyorum gökyüzünü

Sen tel örgülerin dışındasın

Görmeyesin Günyüzü

Hava karanlık ve puslu

Gönlüm,

Ah gönlüm sevmeyi unuttu

Bir zamanlar ışığına tutulmuştu

Çünkü sen Ay’dın

Ay gibi doğardın haneme

Ve parlardın esaretin içine

Umudumdun huzurumdun hücremde

Tutunduğum dalım, kolum kanadım

Fakat şimdi

Gece gibi üşüttün beni

Ele güne güldürdün beni

Yıllardır seni düşünürüm soğuk bahçemde

Elimde kırık bir tesbih ile

Burada gündüze düşmanım

Kıskandırır geceyi

Karanlık çökmüş üzerime

Neyleyim gündüzü

Düşler dururum yüzünü

Ah bir görebilsem

Yeniden, yeniden

Duyabilsem sesini

Hissetsem ruhunun dokusunu

Koklayarak basıversem göğsüme

Göğsüm, ebedi mabedin

Gönlüm, aşkının esiri

Aklım fikrim, kaçıverse senden ötürü

Umudum, bir anda yerle bir

Aramızda koca uçurum

İlla aşmak mı lazım

Dağlar, tepeler, denizler

Ben senin aşkına mahkûmum

Eridim, oldum mum

Yıllar oldu aşka esir düşeli kalmadı huzurum

Sen dışarıda ne yapıyorsun kim bilir

Ben soğuk odada ölüyorum

Elim kolum mahkûm.

Yazarın Diğer Yazıları