Ender Küçük

Muhsin Başkan

Ender Küçük

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün 12.yıl dönümü yurtta ve dünyada sevenlerinin duaları eşliğinde anıldı. 12 yıl boyunca bu acı ne unutuldu, ne de azaldı. Bilakis acı katlanarak büyüdü. 

Fikirlerinin yanı sıra köyümüzle kurduğu akrabalık nedeniyle kendisini yakından tanıma şerefine nail oldum. Güler yüzlü, tevazu sahibi, muhteşem bir insandı.

Peki, kimlerin ne derdi vardı Muhsin Başkan ile?

Dertleri kahpelik, mefkuresi incelik olan kişilerin bu dünyada bir arada yaşaması imkansızdır ve ne yazık ki bu süreçte kötüler kazanırken, şehit olan Muhsin Başkan olmuştur.

Yakından uzağa, uzundan kısaya her kim varsa doğrunun düşmanı oluvermiştir. 

Ve bildiğiniz üzere?

Muhsin Başkan doğru bildiği hakikat mücadelesinden asla vazgeçmemiştir.

Helikopterinin düşürüldüğü gün buldu bulunacak derken, her türlü rezaletin yaşandığı olaylara şahit olduk.

Resmen kurtarma faaliyeti, "KURTARMAMA ÇALIŞMALRINA" dönüştü.

Helikopterin Sisne köylülerince görülmesine rağmen, ihbarlar hiç dikkate alınmayarak, Muhsin Başkan ve arkadaşlarının şehit olmaları için beklenildi.

Artık herkesin ortak bir noktada buluştuğu bir hususu belirtmek isterim ki, helikopterin düşmesine sebep olan; alçak uçuş yapan bir uçağın müdahalesiydi.

Muhsin Başkan ve arkadaşlarının kan örneklerinde çıkan yoğun karbon monoksit gazı da bunu ispatlar nitelikteydi.

Kazadan altı ay önce Muş Milli Eğitim Müdürü Sayın Bayraktar ve kıymetli dostlarım Muharrem Çalık ve Abdullah Has reisimle birlikte bir toplantıda bir araya gelmiştik. O sıralar Rahmetli Muhsin Başkan Bolu Tüneli'nde trafik kazası geçirmişti.

Sayın Bayraktar dedi ki:" Muhsin Başkan'ın ağzından bizzat duydum, olay suikast"

O dönem ve öncesine gidip, hatırlamak istiyor insan.

Herkesin Ergenekoncu ilan edildiği bir dönemi yaşadı Türkiye. Ergenekon haberleriyle yattık, Ergenekon haberleriyle uyandık.

İşte böyle bir atmosferde Hrant Dink öldürüldü.  Adliye giriş ve çıkışlarında her söylem ve her hareket " Bu gençler BBP partili gençlerdir " algısını oluşturdu. Ardından Emniyet muhbiri Erhan Tuncel ile Başkan'ın aynı karede çekilmiş fotoğrafları medyaya servis edildi.

Algı, kaygıya dönüşmüş herkes Muhsin Başkan'dan bir açıklama bekliyordu.

Muhsin Başkan bu yapıyla savaşacağının ilk emrini şu sözleriyle verdi.

"Bizim tarlayı çoktan sürmüşler"

Eğer Muhsin Başkan bu sözleri söylemeseydi, boyun eğseydi belki de şimdi aramızda olacaktı.

80 darbesi ve sonrası her türlü işkenceye direnen, 28 Şubat sürecinde diz çökmeyen, bildirilere yumruk sallayan yiğidin gözünü korkutmak hiçte kolay değildi.

Belki o dönem doğrudan "yanımızda ol" teklifi yapılmamış olabilir lakin davalara karşı sessizlik bile karşıt bir görüşün emsali niteliğindeydi. Oysa Muhsin Başkan'ın ağırlığı kurmayı düşündükleri sistem için bir tehlike arz ediyordu.

Yıllardır mantığımı almayan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Reis'i şehit edenler Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda yapılanan örgüttü. Peki, Genel Kurmay Başkanlığı'nın en tepe noktasındaki kişilerin bu suikast girişiminden hiç mi haberi olmadı?

Neden yetkililer bu olay karşısında ilk başlarda sesiz kaldılar?

Sadece yetkilileri suçlamakta yetmez. Peki, biz sevenleri neden bir ve beraber olamadık?

Aile avukatı Kemal Yavuz Bey'in yıllarca gösterdiği çabayı ayrı bir yere koymayı kendime görev addediyorum.

Muhsin Başkan'ın bizleri sevdiği kadar sevemedik onu. Muhsin Başkan'ın bizlere sahip çıktığı kadar sahip çıkamadık kendisine.

Şimdi siz okurlarıma sorular sormak istiyorum.

1. Helikopterin kırıma uğramasının ardından olay yerine kaç helikopter iniş yaptı ve kalktı?

2.Muhsin Başkan silahını hiç kullandı mı?

3.Genel Kurmay 'a ait kurtarma helikopteri saat kaçta kırıma uğradı?

4.Kurtarma operasyonunda askeri bir personel yaralandı mı? Hayatını kaybetti mi?

5.Kırıma uğrayan hava yollarımıza ait helikopterin enkazı İngiltere'ye ait bir helikopter ile kaldırılırken, Muhsin Başkan'ın helikopteri neden olduğu yerde kaderine terk edildi?

6.Acı zulüm helikopterin tutulması fikrini ilk kim ortaya attı?

7.Örgütün sözde yöneticisinin yaptığı açıklamada "Aldansanız bile kimseyi aldatmayın. Çünkü aldatma günahtır. Aldanırsanız böyle kurban gidersiniz. Bir Perşembe akşamı vefat edersiniz, bir Cuma günü cenazenize ulaşırlar” demekle kimlere mesaj yolladı? Kimleri tehdit etti?

8.Helikopterin GPS cihazını söken askerlerin 15 Temmuz darbe girişiminde Sayın Cumhurbaşkanımıza suikast düzenleyecek timin içinde olmaları tesadüf müydü?

9.Muhsin Başkan şehit edildikten kısa bir süre sonra Şahinkaya bölgesinde gömülen silahların üzerinden parmak izleri alındı mı?

10.2014 yılında davaya takipsizlik kararı verenlere ne oldu?

11.Sayın Muhsin Başkan'ın manevi mirası siyasete hiç alet edildi mi?

12.Ali Lapanta'ya verilen ceza yeterli mi?

13. Gazeteci İsmail Güneş sivil olarak kimlerle görüştü?

14.Muhsin Başkan'a ait olduğu iddia edilen görüntüler kimlerin elinde?

Sorular...

Sorular...

Sorular...

Yıllar geçti ve hala yanıtlanmamış soruların varlığı mevcudiyetini devam ettiriyor.

Bir yiğit, bir devlet adamı hala unutulmuyor ve hala çok seviliyor.

Muhsince yaşayan bu ülkenin asil evlatları!

"Mefkûremiz göklerde dalgalanan bir sancak, 

Allah'ın huzurunda eğiliriz biz ancak."

Allah'a emanet olun. Bir başka yazımda görüşmek üzere...
 

Yazarın Diğer Yazıları