Emre Özdemir

Sanat Mı? Para Mı?

Emre Özdemir

Uzun lafın kısası diye başlayan her laf uzar gider efendim. Öyleyse eğri oturup doğru konuşalım.

Efendim kısa lafın uzunu; banka borcuyla ölüp giden sanatçılardan, bankaların sponsor olmak için kuyrukta beklediği şarkıcılara, konseri biletli yapalım deyince birileri “gençlerin cebinde ki paraya göz dikmem” diyen sanatçılardan, gençleri kültür zehirlenmesine maruz bırakıp o magazin senin, bu magazin benim diye dolaşan tiplere, kameraman görünce sırf olay olsun, adım manşette çıksın, beş kuruşluk reklam yapayım derken, üç kuruşluk haysiyet bırakmayanlara, masa üstünde şebeklik yapıp, yeni nesli kimlik yozlaşmasına götüren garip görünümlü, sırtlan benekli kürk montlu tipler türedi sanat camiasında.

Aslında sorun şurada ki; ilgiyi ve algıyı bir anda üzerine çekmeyi başarmak için, cep telefonundan tutun, gazetelere kadar yaptıkları hayasızlıkları afişe etmek için çabalayan bu tiplere prim vererek biz mi meşhur ediyoruz?

Akif’in; Asım’ın nesli dediği nesil bu mu gerçekten?

Divan şiirlerini sular seller gibi ezberlemiş gençlikten, konser alanı köşesinde kopan, beyni uyuşmuş, hangi yumuşak ünlü hangi organizasyondan kaç para almış diye ezbere bilen gençliğe!

Vay be!

Vallahi vay be sayın seyirciler!

Çocuğa soruyorum büyüyünce ne olacaksın diye; “ses yarışmasına katılacağım” diyor iş olsun diye.

Sonuç; dönmediler.

Öyleyse “ben dönerim” diyor.

Sırtımı açarım diyor, dans ederim diyor, şu kadar takipçim olur diyor, ünlü olurum diyor, para kazanırım diyor, adıma da sanatçı derler diyor.

Haklı!

Deriz!

Yayınevini arıyoruz şiir kitabı çıkarsın diye; “artık satmıyor, basamayız” diyor.

Satmaz abi...

Satsın diye değil zaten, ülke kültür mirasına katkımız olsun da gelecek nesli adam edersek, “boş durmamışlar” desinler diye.

Ben de bu yazıyı yazıyorum ki; nasıl zamanlar geçirdiğimizi okusunlar diye.

 

Başlıkta sorduğum gibi; sanat mı? para mı?

Sanat karın doyurmuyor diye para için döneceğimize mertçe ölelim be!

Mevzuyu özetlemek adına; Bedirhan Gökçe ağabeyimin “Delikanlı” kitabında dediği gibi;

“Yüreğin erkeği kadını yoktur.

Ya mert olanı vardır ya da namert.”

Gelecek nesiller adına; lütfen çocukları televizyon önünden alın...

Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları