Ahmet Sandal

Bilimsel ve geleneksel siyaset

Ahmet Sandal

Biz de içimizi, derdimizi ve sorunlarımızı sosyal medyaya dökerek, adeta orada yapmış olduğumuz paylaşımlarla nefes alıyor ve içimizi öylece ferahlatıyoruz.

İçimiz doldu. O nedenle içimize de atamıyoruz.

İçimize ata ata, doldurduk. Şiştik ve adeta patlayacak gibiyiz.

Patlamamak için sosyal medyayı tercih ediyoruz.

Yazıyoruz, söylüyoruz ve rahatlıyoruz.

İşte bu maksat doğrultusunda sosyal medyada iki ana başlık ve alt beşer alt başlık olarak toplam 10 alt başlıkta şu görüşlerimi geçen gün paylaştım. Birinci ana başlığım “geleneksel siyaset.” İkinci ana başlığım “Partiler ve gerçekler.”

Şimdi bu yazımın başlığına bakalım. “Bilimsel ve geleneksel siyaset.”

Bu yazıda 10 alt başlıkta ifade edeceğim hususlar yani aşağıda sıralayacağım hususlar geleneksel siyasetin ta kendisidir.

Peki, bilimsel siyaseti anlatmayacak mısınız?

Geleneksel siyasetin zıttı ve tam karşıtı bilimsel siyasettir. 

Felsefede bir anlatım sanatı ya da yöntemi vardır. Anlatma sanatı ve yöntemi olduğu kadar ayrıca ispat etmek yöntemidir de. 

“Reductio ad absurdum” yani olmayana ergi delili, absürde (saçma olana) indirgeme ile anlatma yöntemi. 

Bu yöntemde maksat, karşıt argümanların kullandığı mantığı ilerletip onları absürt, saçma bir noktaya getirerek reddetmenin (böylece kendi argümanını ispatlamanın) bir metodudur. 

Evet, indirgeme argümanı ve absürdleştirme argümanı (argumentum ad absurdum, olmayana ergi) olarak bilinir. Bir şeyin zıttının yanlış olduğu gösterilerek kendisinin doğru olduğunun kanıtlandığı argüman (kanıt, delil) çeşididir.

Biz de bu yazıda yalnızca bilimsel siyasetin zıttını ve karşıtını anlatarak bilimsel siyasetin ne olduğunu gözler önüne sereceğiz.

Zaten geleneksel siyaseti ve birçok Ülkede geçerli olan siyasi patilerin çalışma mantığını anlayan insan, onların zıttı olan bilimsel siyaseti kendiliğinden anlayacaktır. 

a)Geleneksel Siyaset:
-1-
Vay vay aday adayları vay vay.
Ne de çok hizmet aşkıyla yanan varmış. 
"Millet can derdinde, birileri heyecan derdinde."

Gerçekten de her seçim dönemi o kadar insan iştahla ve büyük heyecanla aday adayı ve ardından aday oluyor ki seçimlerde, insan şaşa kalıyor. Başka alanlardaki çalışmalarda bu kadar iştah ve heyecanı göremeyince ve Milletvekili ya da belediye başkanı ya da başka bir kurum ve kuruluşa başkan olmak için böyle yarışmaları ve hatta adeta birbirini ezecek derecedeki mücadeleyi müşahede ettiğimizde durumu anlıyoruz, bazılar makam ve mevkii derdinde. 

-2-
Bazı Ülkelerde siyaset geleneksel ve daha da ötesi tamamen duygusal! (anlayan anladı) temelde cereyan etmektedir. Yani asıl maksat hizmet değil menfaat olursa işte bu olmadı.
Bu tür siyasetin bir faydası olsa, bin zararı vardır.


-3-
Hiçbir ilke ve hiçbir kural tanımayan ve tamamen "ben yaptım oldu" mantığıyla işleyen ve halk da razı ise "mesele yok" çerçevesindeki bu siyaset insani değil şeytanidir. 
"Al gülüm ver gülüm" mantığı değil, adalet temelli siyaset insanidir.

-4-
"Siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz" ya ayet, ya hadis, ya da veciz bir sözdür. Ancak doğrunun ta kendisidir. 
Halkın bilinçli olmadığı Ülkelerde geleneksel siyaset sürekli dalkavuk üretir

-5-
Parası olana, makam ve mevkiisi olana siyaset kapılarının açık olduğu, ilmin ve aklın devre dışı bırakıldığı geleneksel siyaset birgün duvara toslar. 
Böyle bir siyasete kul razı olsa Allah razı olmaz. 
"Allah imhal eder, ihmal etmez."

b)Partiler ve Gerçekler:
-1-
Partilerde aday adaylarını temayül yoklamasına sokma, "gaz alma" faaliyeti. 
Mülakata çağırma "ayıp olmasın" daveti.
Gerçek şu ki parayı bastıran ya da Genel Merkezde dayısı olan listeye girer. 
"Şu kadar kapasiteli, şu kadar bilgili ve şöyle özgüvenli bir aday adayıdır" gibi durumların Genel Merkez nezdinde kıymet-i harbiyesi yoktur. 
Hatta kapasiteli, bilgili ve özgüveni yüksek aday adayları Partilerin hegemonik güç sahipleri açısından "tehlike" addedilir.

-2-
Demokrasilerde partiler vardır, ancak partilerde demokrasi yoktur. 
Demokrat, özgürlükçü ve serbest fikirli insanlar partilerde sevilmez. 
Emir kumandayla hareket eden insanlar partilerde çok değer görürler.

-3-
Demokrasilerde kısır döngü halinde ve patinaj yapan ve aynı yerde dönüp dolaşan oluşumlar kendini yer bitirir. Partilerde böyle bir durumun olması o Ülkedeki demokrasinin gelişmesine zarardır.  

-4-
Partiler, insanların fikir birliği ettiği yerler ile insanların menfaat birliği yerler arasında gidip gelir. 
Hangi tarafa yaklaşırsa o oranda değer kazanır ya da kaybeder. 
Fikir birliğine yaklaştıkça değer kazanır, menfaat birliğine yaklaştıkça değer kaybeder.

-5-
Partiler demokrasinin badanası, boyasıdır.
Bir evde aslolan evin badana ve boyasından önce temeli, sütunları ve duvarlarıdır.

Yani partilerden önce güçlendirilmesi gereken temeller, sütunlar ve duvarlar vardır. Onlar tolumun manevi dinamikleri olan aile, sivil toplum kuruluşları, güçlü kamu kurumları ve üniversitelerdir. 

Evet, bu yazıda “olmayan ergi” metoduyla bilimsel siyaseti anlattım.

Anlayan anladı.

Vesselam. 

Yazarın Diğer Yazıları