CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş'ta

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 2 günlük Kahramanmaraş ziyaretinin ardından basın açıklaması yaptı.

7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremlerin ardından Kahramanmaraş’a bir dizi ziyarette bulunan Kılıçdaroğlu, Nurhak, Elbistan, Pazarcık ve kent merkezinde ziyaret ve incelemelerde bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem felaketinden etkilenen Kahramanmaraş’ta Ankara Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi’nde basın açıklaması yaptı. CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu daha sonra, ABB Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Koordinasyon Merkezinde incelemelerde bulunarak çalışanlarla akşam yemeği yedi.

CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu, STK'larla yaptığı toplantının sonrasında yaptığı basın açıklamasında şöyle konuştu: “Değerli basın mensupları, Kahramanmaraş’ta sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, ticaret ve sanayi odası, esnaf odası, ziraat odası yetkilileriyle görüştük. Pek çok sorun aktardılar bize. Düşündüklerimizi, sorunun nasıl aşılacağını, nasıl çözüleceği konusunda düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık.

Kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli programların mutlaka yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması lazım. Kısa vadede esnafın, sanayicinin, tüccarın evi yıkılan, dükkanı yıkılan insanın faiz borçlarının mutlaka silinmesi lazım. Bunu kendilerine aktardık. Kredi borçlarının ise onların kaldırabilecekleri bir zaman dilimine göre ayarlanması ve taksitlendirilmesi lazım.

Ciddi sorun yaşayan sanayi kuruluşları var, bu sanayi kuruluşlarının da yeniden ayağa kaldırılması lazım ve bu konuda da kredi destekleri ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçların da mutlaka sağlanması gerekiyor. Bankaların bu konuda iktidarla oturup konuşarak bu sorunu aşması için ya proje üretmeleri gerekir veya siyasal iktidarın belli konuda bankalara güvence vermesi gerekir ve bu sorunu bu şekliyle aşabilirler.

En önemli sorunlardan birisi de nitelikli eleman sorunu. Çok sayıda insan Malatya’yı terk ettiği gibi, Hatay’ı terk ettiği gibi Kahramanmaraş’ı da terk etmiş durumda. Bunlar büyük ölçüde Kahramanmaraş’ın dışındalar ve çocuklarını da bunlar okullara verdiler ve nitelikli personel yani usta, mühendis gibi pek çok nitelikli personel olmadığı için fabrikalar verimli çalışamıyor, bazı fabrikalar ise hiç çalışamıyor. Dolayısıyla nitelikli personelin tekrar işbaşına dönmesi, fabrikalara dönmesi ve çalışması için de belli teşviklerin getirilmesi gerektiği ifade edildi. Bir sanayici, “bir maaşı biz verelim, en azından belli bir süre içinde bir maaş da devlet versin” diye ifade etti. Bu yapılabilirse insanlar gelip tekrar işbaşı yapabilirler. Biz onlara konteyner imkanı sağlayabiliriz, burada çalışabilirler diye ifade ettiler. Bende bunu dillendireceğimi ve kamuoyuna yansıtacağımı ifade ettim.

Çiftçilerin sorunları var. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız bir protokol yaptı. Burada esnafla ilgili, çiftçilerle ilgili bazı düzenlemeler olacak. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız kendilerini destekleyecek protokol çerçevesinde. Ankara’ya gelecekler, onlara belli imkanlar sağlanacak. Herhangi bir kira alınmayacak. Gübre desteği verilecek, yem desteği verilecek. Bütün bunların tamamını yapacağız. Ankara Büyükşehir’in Kahramanmaraş’a verdiği desteği Ankara, İstanbul gibi büyük belediyelerimizde Muğla gibi, Aydın gibi belediyelerimizde diğer sorumlu oldukları kentlere aynı destekleri verecekler.

İşin özü şu değerli arkadaşlarım. Devleti yönetenler kısa vadede ne yapacaklarını açıklasınlar. Orta vadede ne yapacaklarını açıklasınlar. Uzun vadede ne yapacaklarını açıklasınlar. Devlet dediğiniz kurum liyakatle yönetilir. Devlet dediğiniz kurum bir riskle, bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığında neyi nasıl yapacağını, hangi vadede yapacağını oturup topluma aktarır, ifade eder. Kendilerine sordum, sanayici arkadaşlara sordum; “acaba bürokratlar gelip, devletin nitelikli bürokratları gelip değişik alanlardan, maliyeden, hazineden, bayındırlık bakanlığından, planlamadan gelip acaba sizinle konuştular mı? Var olan sorunlarınızın çözümü için size bir proje sundular mı? Bunun yapılabilirliği konusunda, sizi tatmin edip etmediği konusunda bir çalışma yaptılar mı” diye. Yok arkadaşlar, yok. Devlet yönetimi ciddiyet ister. Günübirlik kararlarla devlet yönetilmez. Bu anlayış sorunları çözmez. Var olan sorunlara çok daha büyük yeni sorunlar ekler. Türkiye’nin iyi yönetilmesi lazım.

Buradan da bütün vatandaşlarıma şunu söylemek isterim. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bunların tamamını ama tamamını, var olan sorunların tamamını sırtlanacağız. Millet İttifakı olarak sırtlanacağız. Bütün sorunları çözeceğiz, bütün vatandaşlarım emin olsunlar. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Türkiye güçlü ve yeterli kaynakları olan bir ülkedir. Eğer iyi bir yönetim, halkına hesap veren bir yönetim, saydam bir yönetim olduğu takdirde pek çok kuruluştan yardım da alabiliriz, pek çok kuruluştan düşündüğümüzden çok daha uygun koşullarda kredi de alabiliriz. Dolayısıyla Türkiye bu sorunu aşar.

Ayrıca deprem bölgesiyle ilgili alınacak kararların bir bütün halinde alınması lazım. Burada evler yıkıldı, konutlar yıkıldı, fabrikalar zarar gördü. Aynı şey Adıyaman’da da oldu, aynı şey Hatay’da da oldu. Dolayısıyla kararların bir bütünlük içinde ele alınıp değerlendirilmesi lazım. Bu bütünlükten uzak, parça parça kararlar alınırsa yine sorunlar çözülemez. Ama biz Millet İttifakı olarak bütün sorunlara talibiz ve emin olun bütün sorunları çözeceğiz. Adalet içinde çözeceğiz.

Bir şey daha söyledim meslek kuruluşlarına. Bir binanın yapımında, bir iş yerinin yapımında sadece bir kişinin sorumluluğu yoktur. O binanın, o işyerinin yapımından eve taşınıncaya kadar olan süreçte onlarca kişinin imzası vardır ve onlarca kişinin her birisinin de ayrı ayrı sorumluluğu vardır. Sorumlular hakkında da davaların açılması lazım. Yani bu kadar insanın ölümünden sorumlu olanların, imza atanların ellerini kollarını sallayarak kentlerin sokaklarında gezmesini asla kabul etmiyorum. Yeri geldiğinde onların da hesap vermesi lazım. Yazıktır, günahtır. Bu kadar insanın kanı yerde kalmamalı. Eğer bu kadar insanın kanı yerde kalıyorsa biz güzel bir gelecek, inançlı bir gelecek, adaletli bir gelecek inşa edemeyiz. Biz güzel bir gelecek inşa ediyoruz ki, hesap verilsin ki o imzayı atanlar bir daha imza atarken o binayı, o dükkanı, o evi satın alacak kişinin sağlığını düşünebilsin, ona göre imza atabilsin. Yaptığı binanın sağlam olduğunu, altına attığı imzanın da güvenilir imza olduğunu herkese duyurabilsin.”
 

Bakmadan Geçme